İngiltere’de geçirmiş olduğum yaklaşık dört yılımda şöyle bir gözlemim oldu: Oradaki insanlar daha soğuk davranıyorlar! Yani ülkenin havasından mıdır, nedir bilmem… Kültür farklılığımızdan ötürü de böyle hissetmiş olabilirim. Bence bunların hepsi; birincisi güneşsizlikten, ikincisiyse insanlara sarılmamaktan kaynaklı. Kesin herkes şu an bu tezime gülüyordur. Gülün gülün, ama şunu da unutmayın ki bizim kültürümüzde sabah evden ayrılmadan sevdiklerimize sarılıp çıkıyoruz. Yahu akşama görüşeceğiz, ı-ı, yok! İlla bir sarılma, öpüşme. Hop akşam oldu geldik, gene bir sarılma! Komik geliyor ama öyleyiz.
İngiltere’de kültür nasıl ben size söyleyeyim: Özel günler, yani mesela yeni yıl, doğum günü ve benzeri günler haricinde herhangi bir temas yok aralarında, o özel günlerdeyse de hop bir yanakdan öpücük, o da en iyi olasılık en fazla yapılabilen temas, sarılma yok yani. Sanki de bulaşıcı hastalık var! Sarılmanın etkisinin, ne kadar iyi bir şey olduğunun ve gerekliliğinin toplumlarında yer etmediğini düşünüyorum. Özellikle de sevdiğin kişilere sarılmanın aslında ne kadar iyi gelebileceğinin. Gelin bu hafta sarılmanın öneminden bahsedelim.
Sarılmak sevginin sıcaklığını hissetmektir. Sarılmak insanı rahatlatır. Sarılmak, kucaklaşmak hayatı daha da yaşanır hâle getirir. Doğal bir paylaşım söz konusu kucaklaşmada, bir bağ paylaşılıyor karşı tarafla. Sarılmak; yalnızlığı, kızgınlık, endişe ve korku gibi duyguları azaltır, değerlilik duygusunu ve gücümüzü artırır. Hayvanlarımız bile okşanarak yada sarılarak sakinleşir.
Araştırmalara göre kucaklaşmanın hasta olma olasılığımızı düşürme ihtimali var. Başka bir araştırmada sarılmanın, stresli durumlarda kan basıncımızı düşürdüğü ve böylece kalp-damar hastalıklarından koruma ihtimalinin olduğu da bulunmuştur.[1]
Yani sarılmak hem fizyolojik hem de psikolojik şekilde hayatımızı etkiliyor ve insana çok gerekli olduğunu vurguluyor. Sarılmanın sonucunda insanlar daha mutlu ve huzurlu, daha iyi ve daha sağlıklı hissediyor, sanki bir yeniden başlama, yenilenme gibi bir etkisi oluyor insanlarda. Sıcak bir banyo etkisi var diyebilirim, çünkü kaslarımızı gevşetiyor ve daha sakin bakabiliyoruz çoğu duruma. Bu yüzdendir ki “soğuk” diye tabir ettiğimiz kişiler belki de hayatlarında bir dokunuş, sarılış eksikliğinden gergin oluyordurlar. İşte İngiliz kültüründe özel günler haricinde tokalaşma dahi olmadığından bunun da bu boyutlarda etkisi olur. İnsan hayatındaki konulara ne kadar mekanik yaklaşırsa yaklaşsın, unutmamak gerek ki insanların duyguları aslında psikolojisini ve de davranışlarını etkiliyor, dolayısıyla günlük hayatlarını da.
“İnsan ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyar. Bu insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından birisidir. Kişi özen gösterilmezse ölmeye başlar. Kişi, en azından birisi için önemli olduğunu hissetmezse onun tüm yaşamı önemsiz hâle gelir. Bu nedenle sevgi var olan en büyük terapidir. Dünyanın terapiye ihtiyacı vardır çünkü dünya sevgiyi özlüyor. Gerçekten sevgi dolu bir dünyada hiç terapiye ihtiyaç olmayacaktır. Sevgi yeterli olacaktır, fazlasıyla yeterli olur. Kucaklamak sadece bir sevgi, sıcaklık, özen gösterme ifadesidir. Bir kişiden akmakta olan sıcaklık hissinin ta kendisi sendeki pek çok hastalığı eritir, buz gibi soğuk egoyu eritir. O seni yeniden bir çocuk yapar.” – Osho, Ego
Kucaklaşma ayrıca ekolojiktir! Çevreye zarar vermez, hatta her şeyi yani çevreyi de daha çok kucaklamamızı ve sevmemizi sağlar. Hayatımızdaki boş alanları doldurur ve yeni duygulara kapı aralar.
Virginia Satir’e göre: “Hayatta kalmak için günde 4 kez kucaklaşmaya, duygusal bakım ve onarım için günde 8 kez sarılmaya ve büyüyebilmek içinse günde 12 kez sarılmaya ihtiyacımız vardır.”[2]
Ve kucaklaşma bedavadır! Kendimiz için çok bir şey değil aslında. Sarılın, sevdiklerinize, ya da sevmediklerinize… Kim bilir belki de sevmeye başlarsınız!
Referanslar:
[1] https://www.healthline.com/health/hugging-benefits#1
[2] https://www.mindbodygreen.com/0-5756/10-Reasons-Why-We-Need-at-Least-8-Hugs-a-Day.html
Fotoğraf için tıklayınız.