Hangisi Daha Önemli: Motivasyon mu, Disiplin mi?

Öncelikle motivasyonun tanımını yapalım. Motivasyon; bireyin belirli hayali, amacı, isteği doğrultusunda kendi arzusuyla yaptığı hareket veya icraattır.[1] Motivasyonun amacı eyleme geçmektir. Yani hedefimize ulaşma isteğimiz ne kadar fazlaysa o kadar çok motive oluruz. Bireyde fizyolojik ve/veya psikolojik dengenin bozulması ile eksiklikler ve ihtiyaçlar ortaya çıkar. Bu ihtiyaçlarımız da hedeflerimizi, varmak istediğimiz yerleri belirler ve hedefe yönelik davranışlarımız için de motivasyonu kullanırız.

 

Genelimizdeki ortak motivasyon örneğimiz: “Kendine inan.”

 

Bence çok doğru bir sözdür. Kendimize inanmazsak, güvenmezsek en başta zaten motive olamayız. Bize en iyi yardım elini uzatacak ve bizi en iyi anlayabilecek tek kişi kendimizdir. Bu yüzden kendimize güvenmeliyiz ki motive olabilelim. Motivasyon kendimizi daha ileriye taşımamızı sağlar, daha iyisine olan açlığımızı artırır. Sadece iş ve eğitim hayatımızda değil günlük hayatımızda da. Mesela daha iyi bir yaşam ve sağlık için motive olup spor yaparız, daha iyi bir mental durum için kitap okuruz ya da sevdiklerimizle vakit geçiririz. Yani amacımızın isteği doğrultusunda icraata girişmeye motive oluruz. Motive olmadan bir şeyi yaparsak sırf bir monotonluk hâlinde olmamız ve negatif enerji içinde olmamız ya da depresyona girmemiz mümkündür.

 

“Neden yapıyorum?”, “Ne için?”, “Bunu istiyor muyum?” gibi soruların cevaplarını kendimize vermemiz gerekiyor. Bazen bütün cevaplar elimizde olmaz tabii ki ama zamanla motivasyonumuz kendisini belli edip amacımız ortaya çıkar.

 

Fakat şöyle bir durum da vardır ki bazen motivasyonsuz hareket ederiz veya etmek zorunda kalırız, çünkü hayatımız filmlerdeki gibi ya da kitaplardaki gibi tozpembe değildir.

 

Motivasyon gereklidir gerekli olmasına ama acaba biraz abartılıyor mu? Yani hep iyiyi düşünüp hep pozitif yaşamıyoruz sonuçta ve dünya da kelebeklerin uçuştuğu yemyeşil bir yer değil. Mesela evet, eğitimimize bir gün okuduğumuz mesleği yapabilmek için başladık. Yani işlemek için okuyoruz. Örneğin bir ders vardır. Bu dersi ne severiz, ne ilgimizi çeker diyelim. O kitabı, ders notlarını açmak için herhangi bir başka motivasyonumuz olduğunu sanmıyorum. Sadece dersi, sınıfı geçmek isteriz. Dolaylı yoldan ufak da olsa belki bir motivasyon vardır ama yeterli değildir genellikle. Ağlaya sızlaya çalışırız; kalmayacağımızı umarak sabahlara kadar yazdığımız raporlar, ödevler, yaptığımız deneyler. Belki de topu topu bir hocanın ya da müdürümüzün 10 dakikasını bile ayırmadan “göz gezdireceği” bir iş. Ve bunları istemeye istemeye yaparız.

 

Bence bunları disiplin yaptırıyor bize, motivasyon değil. Bence disiplin ne kadar ileriye gidebileceğimizi belirliyor. 5-10 yaşlarındayken kurduğumuz hayallerle bugünküler aynı değil, çünkü yeterli değil. Küçük yaştayken kendimize edindiğimiz motivasyonlar artık belki de geçerli değil ve bizi varmak istediğimiz yere getiremeyebilirler. Bizi sabahın köründe yataktan kaldırıp, buz gibi havalarda işe götüren motivasyon değil, disiplindir. Motivasyon anlıktır fakat disiplin bir hayat boyudur. Bir yaşam biçimidir. Motivasyon güvenilir değildir, disiplin öyledir. Motivasyon ilk ateşi harlayandır belki ama arkasından disiplin gelmediği sürece hedefe ulaşamayız. Disiplinde duygular yoktur ve kolay kolay da etkilenmez. Hâlbuki motivasyon şıpsevdidir! Bugün şarkıcı olmak isteriz, yarın atomu parçalamak; hep bir heves.

 

Bir şeyleri yapmak için motivasyonu beklersek sonuç “Yarın yaparım.”, “Pazartesi diyete başlarım.” gibi cümleler olur genelde. Hâlbuki disiplin öyle mi? Her gün o spora gidilecek, bitmiştir. Disiplinin temeli kararlılık, kesinlik ve sürekliliğe dayanır. Kendimize heves aramak yerine kendi kişiliğimizi ve isteklerimizi düzenlemeye çalışırsak eminim başarıya ulaşırız. Bence çoğu başarı disiplinden geliyor.

 

Disiplin monoton, sıkıcı ya da baskıcı bir şey olabilir ama kararlılığımız ve bu kararlılığı sürdürmemiz bizi istediğimiz yere getirecek şeydir. Bir şeyi ne kadar çok istersek isteyelim onun için çalışmazsak ve bazı şeylerden feragat etmezsek hedefimize ulaşamayız. Her gün spor salonuna gidip perişan oluyoruz, kan ter içinde kalıyoruz. Neden? Çünkü disiplinliyiz ve istediğimiz sağlıklı vücuda ve hayat standardına kavuşmak istiyoruz. Disiplinli ve düzenli bir şekilde hedefe doğru ilerlemek bizleri başarıya getirecektir.

 

Şahsen ben 22 senelik hayatımın hemen hemen her safhasında disiplinli bir insan olmuşumdur ve her zaman bu disiplinli çalışma bana istediğim başarıyı hem akademik, hem kariyer hem de hayat standartlarımda vermiştir. İpleri biraz gevşetmek önemlidir ve gereklidir ama disiplini elimizden bırakmamak şarttır. Yarın yokmuş gibi sadece heves peşinde değil de bugün biraz sızlanıp, yorulup 10 gün sonra çok daha iyi bir yerde durumda olmak için, motive olmasak bile disiplinli olalım.

 

6 aylık sıkı odaklanma ve çalışma bizi hayatta 5 sene ileriye taşıyabilir. Tutarlılığın, arzuların ve disiplinin gücünü küçümsemeyelim.

 


 

Referanslar

[1] http://konusmaterapi.com/motivasyon-nedir.html

 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir