DP ve YDP’nin Mecliste Grup Oluşturması Fikri Hukuka Aykırı

Demokrat Parti ve Yeniden Doğuş Partisi yetkilileri geçtiğimiz hafta yaptıkları görüşmede iki partinin merkez olarak ayrı yapılarını koruyarak meclis içerisinde iş birliği yapılmasına yönelik anlaşma üzerinde mutabakata vardılar. Ayrıca bir meclis grubu oluşturmasına yönelik çalışma da niyet de ortaya konuldu. Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü’ne göre oluşumu için beş milletvekiline ihtiyaç olan meclis grubuna Demokrat Partili Fikri Ataoğlu, Koral Çağman ve Serdar Denktaş ile Yeniden Doğuş Partili Erhan Arıklı ve Bertan Zaroğlu katılması ve bu beş milletvekilinin oluşturacağı grubun komitelerde ve Danışma Kurulunda temsil hakkına sahip olması öneriliyor.

 

Bu söz konusu çalışma gerek son olarak 8 Ekim 2015 tarihinde düzenlenen Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü gerekse 26 Ekim 2015 tarihinde oy birliği ile kabul olunan 49/2015 sayılı Siyasi Partiler Yasası ile uyumlu değildir.

 

Meclis gruplarının nasıl oluşacağı Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü’nün 19’uncu maddesinde açıkça belirtilmiştir:

“En az beş milletvekiline sahip Siyasal Partiler, Cumhuriyet Meclisinde grup kurma ve Meclis çalışmalarına grup olarak katılma hakkına sahiptirler.”

 

Yukarıda adı geçen İçtüzük’ün yanı sıra olan Siyasi Partiler Yasası’nın 20’nci maddesinin 1’inci fıkrası da şu şekildedir:

“Mecliste en az beş milletvekiline sahip olan siyasal partiler, parti grubu kurma hakkına sahiptirler.”

 

Yukarıda adı geçen İçtüzük’ün 19’uncu maddesine ve yukarıda adı geçen Yasa’nın 20’nci maddesine göre grup kurma hakkı sadece beş milletvekiline sahip siyasi partilere verilmiştir. Ancak ne Demokrat Parti ne de Yeniden Doğuş Partisinin 5 milletvekili yoktur ve grup oluşturamazlar. Bu partilerin beş milletvekilleri olmadığı gibi bu sayıya istifa yahut ihraç yolu ile bağımsız kalan milletvekilleri aracılığıyla erişmeleri yukarıda adı geçen Yasa’nın 25’inci maddesi ile engellenmiştir.

 

Siyasi Partiler Yasası 25’inci maddesi böyle buyurur:

“Bir Partiden milletvekili seçildikten sonra Yasama dönemi tamamlanmadan önce partisinden istifa eden veya kesin olarak partiden çıkarılma cezasıyla cezalandırılan bir milletvekili, o Yasama Dönemi tamamlanıncaya kadar bağımsız milletvekili olarak görev yapar. Böyle bir milletvekili Yasama Dönemi tamamlanıncaya kadar bakanlık ve Meclis Komitesi Başkanlığı görevi üstlenemez.”

 

Bu duruma göre milletvekilleri kendi partilerinden istifa etseler dahi bir başka partinin grubunda yer alamazlar. Aynı zamanda da ilgili milletvekilleri bir sonraki genel seçimlere kadar bakanlık veya komite başkanlığı yapamazlar. Yani örneğin bu grup DP çatısı altında oluşturmak istenirse YDP’li iki milletvekilinin istifa edip yeni oluşacak DP Grubuna katılması mümkün olmaz.

 

Bunun dışında bağımsız milletvekillerinin grup oluşturması da gerek yukarıda adı geçen İçtüzük gerekse yukarıda adı geçen Yasa tarafından imkânsız hâle getirilmiştir. Örneğin KKTC’nin ilanından sonra 70 milletvekili ile oluşturulan Kurucu Meclis görevdeyken 22 Aralık 1983 tarihinde bazı bağımsız milletvekilleri Bağımsız Dayanışma Grubunu kurmuş ve komitelerde temsil hakkı kazanmıştı. Hatta daha sonra bu gruptan bazı milletvekilleri ile Demokratik Halk Partisi ve Sosyal Demokrat Parti milletvekilleri 25 Ocak 1985 tarihinde Sosyal Demokrasi Grubunu kurmuştur. Mevcut kanunlar ile bağımsız ya da farklı partilere mensup milletvekillerinin bu şekilde gruplar oluşturması mümkün değildir.

 

Düşünülebilecek bir diğer seçenek ise partilerin meclis dışında da birleşmesi yolu ile grup oluşturulmasıdır. Bu birleşmenin doğuracağı sonuç tartışmaya açık olmakla beraber iki partinin yetkilileri böylesine bir birleşmeyi reddetmiştir. Siyasal Partiler Yasası’nda iki veya daha fazla partinin birleşmesine olanak sağlayan bir kısım yoktur. İlgili Yasa’nın 12’inci maddesinin 4’üncü fıkrasının E bendinde (partilerin merkez örgütlerinin yetkilerini açıklayan) “[bir partinin] başka bir parti ile birleşmesine ve böylece hukuki varlığı sona erecek partinin mallarının tasfiyesine ilişkin kararlar vermek” ibaresi yer almaktadır. Buna göre bir partinin diğer partiyle “birleşmesinin” tek yolu partilerden birinin hukuki varlığını sonlandırıp (kapanıp) mal varlığını diğer partiye devretmesiyle olacaktır. Partilerin kapanmasına yönelik kurallar yukarıda adı geçen Yasa’nın 60, 61 ve 62’inci maddelerinde açıklanmıştır.

 

Bir partinin kapanması durumunda o partinin tüzel kişiliği sona ereceği için parti üyelikleri ve meclisteki varlıkları sona erer. Olası bir “birleşme” durumunda hiçbir üyelik diğer partiye geçmez. Aksine hukuki varlığını sürdüren partiye yeni üye kaydı yapılması gerekir. Bu durumda kapanan partiye mensup milletvekillerinin de hukuki varlığını sürdüren partiye üye olmaları gerekir. Bir parti kapandığı zaman tüzel kişilikleri de sona ereceği için ilgili partiye mensup milletvekilleri kendiliğinden bağımsız milletvekili konumuna düşerler.

 

Bu durumda başka herhangi bir partiyi mecliste temsil edip edemeyecekleri muammadır. İlgili Yasa’da kapanan partilerin milletvekillerinin ne olacağına dair bir hüküm yoktur. İdeal olan bu vekillerin bağımsız milletvekili olarak sayılmasıdır. Ancak bu milletvekillerinin ilgili Yasa’nın 25’inci maddesi tahtında değerlendirilmesi mümkün değildir çünkü bu milletvekilleri kendi partilerinden istifa etmemiş ya da ihraç cezasına tabi tutulmamıştır. Mecliste buna örnek gösterilebilecek son birleşme kararı 30 Aralık 2012 tarihinde alınan karar sonucunda Özgürlük ve Reform Partisinin Ulusal Birlik Partisine katılmasıydı. Ancak burada hem ilgili Yasa bugünkü şekli ile yürürlükte olmadığı için hem de Özgürlük ve Reform Partisi mensubu son milletvekillerinin partinin kapanma kararı alınıp resmî olarak kapanma işlemi tamamlanmadan partiden istifa edip UBP’ye katılmış olması sebebi ile günümüz koşullarında bu birleşme bir örnek olarak ele alınamaz.

 

Anlaşılacağı üzere DP veya YDP’nin meclis grubu kurması ancak partilerine başka milletvekillerinin geçmesi ile mümkündür. Milletvekillerinin bir diğer partiye geçmesi ise ancak kendi partilerinin kapanması koşulu ile tartışmaya açılabilir.

 

İki partinin de kendi partisini kapatmamaya kararlı oldukları ve bu minvalde açıklamalar yaptıkları göz önüne alınarak Demokrat Parti veya Yeniden Doğuş Partisi milletvekillerinin ortak bir grup oluşturması ancak (ki bu seçenek de kesinlik taşımamakla beraber) söz konusu partilerden en az birinin kapanması ile mümkün olacaktır. Bunun dışındaki tüm girişimler mevcut yasalara aykırıdır.

 


 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir