Paris Komünü

Başta Fransa olmak üzere Avrupa’daki işçi sınıfının ayaklanmaları 19. yüzyıla damgasını vuruyordu ki Fransa işçi sınıfının günler süren direnişleri Louis Bonaparte’ın darbesiyle son buldu ve 1851 yılında Bonaparte’ın burjuva imparatorluğu kuruldu.

 

Ancak giderek artan sanayi üretimi, işçi sayısını artırmış ve ülkenin merkezi olan Paris‘te işçi sınıfının nüfusu 442 bini bulmuştu. Artan işçi nüfusu, işçilerin örgütlenmesini sağladı ve ülkede boy gösteren ekonomik kriz işçi sınıfının ayaklanmalarını tetikledi, fakat Bonapartist rejim bu grevleri bastırdı ve birçok işçiyi tutukladı. Ama Bonaparte’ın diktatörlüğü ekonomik krizlerden ve işçi sınıfının güçlenmesinden dolayı sallantıdaydı ve Bonaparte iktidarını sağlamlaştıracak ve ekonomik krize son verecek çözümler arıyordu. Bu yüzden Bonaparte, Fransa’daki sanayi ve finans sektöründeki krizleri çözmek, aynı zamanda ise toprak kazanmak ve bölgesel güç konumunda olmak için Bismarck’ın şansölyeliğini yaptığı Prusya’ya saldırdı ama bu savaş Fransa adına büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı.

 

Savaş esnasında işçiler hükûmet tarafından silahlandırılmış Ulusal Muhafız içinde örgütlendiler. Her ilçede savaş komiteleri oluşturuldu ve bu komiteler bir araya gelerek Ulusal Savunma Merkez Komitesini kurdu. Ancak yenileceğini anlayan Bonapartist rejim Bismarck’a teslim olmayı planlıyordu ve Paris kuşatıldığında rejim Ulusal Muhafızlardan silahları bırakmasını emretti. Hükûmetin onlara ihanet ettiğini düşünen Ulusal Muhafız birlikleri silahları bırakmayı reddetti. Bonaparte rejimi silahlara el koymak için Ulusal Muhafızlara savaş açtı ve Fransa-Prusya Savaşı artık Komün ile rejim arasında gerçekleşen bir sınıf savaşına dönüştü.

 

Bonapartist rejimin Versay’a kaçmasının sonrasında Komün Paris’te kontrolü ele geçirmiş ve iktidarda kaldığı süre boyunca 2 milyonluk Paris nüfusunu rahatlatacak birçok reforma imza atmıştır. Sosyalist bir yapıya sahip olan Komün, mahallelerde kantin, ilk yardım istasyonları gibi ihtiyaçlarının karşılanması için birçok kurum kurdu, pastanelerde gece işinin kaldırılmasını sağladı, şehit olan Ulusal Muhafızların eşlerine ve çocuklarına aylık bağladı, devlet ve kilise işlerini birbirinden ayırdı, birçok borcu erteledi, faizi kaldırdı ve terk edilen fabrikaların tekrar üretime devam etmesini sağladı. 2 Nisan itibariyle Versay hükûmetinin saldırılarına maruz kalan Komün barikatlarda işçi sınıfının çıkarlarını korumak için cesurca savaştı.

 

2 aylık iktidardan sonra 27 Mayıs 1871’de Komün Versay birliklerinin yenilgisine uğradı. Versay birliklerinin saldırısı boyunca 50.000 Komün destekçisi hayatı kaybetti.

 

Paris Komününü sosyalist çevre sevinçle karşılaşa da Komün’ü radikal davranmamakla eleştirdiler ki Komün’ün yenilgisinin ana sebeplerinden biri Merkez Komite seçimleriyle zaman kaybetmesiydi. Eğer Komün seçimler yerine Versay hükûmetine doğru topyekûn bir savaş ilan etseydi hazırlıksız olan Versay hükûmetini yenebilirdi, ancak Merkez Komite seçimleri Versay hükûmetine zaman kazandırdı. Komün’ün yenilgisinin ikinci bir sebebi ise Komün’ün içinde milyarlarca frankın bulunduğu Paris’teki Fransız Ulusal Bankasına el koymaya çekinmesiydi ki bu paraya daha sonra el koyan Versay hükûmeti, bu parayı kendi ordusunu geliştirmek için kullanmıştır.

 

Bazı eleştirilerinin odağında olsa da Paris Komünü dünya üzerinde kurulan ilk sosyalist hükûmet olup, işçileri sömürüden kısa bir süre olsa da kurtarmıştır ve fakir işçi sınıfının burjuva devletiyle olan haklı sınıf kavgasını tüm dünyaya göstererek Bolşevik Devrimi gibi birçok devrime ışık tutmuştur.

 


 

Kaynaklar:

www.marxist.com

www.theguardian.com/world/from-the-archive-blog/2019/jun/26/the-paris-commune-from-the-archive-1871

marksist.org/icerik/Teori/7245/Paris-Komunu-Isci-sinifinin-dunya-devrimi-mujdesi

solidarity-us.org

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir