Seçimler ve Ben

22 buçuk senelik hayatımda hiç en sevdiğim ya da uğurlu sayım olmamıştır. Biri bana “aklında 1 ile 10 arasında bir rakam tut” dese o an en az 3 olasılık düşünürüm. En sevdiğin sayı ne deseler lafı evirir çevirir ve cevap vermem, çünkü veremem.

 

Voleybol oynarken bazen senelerce 2, bazen 4, bazen 6 ve son yıllarımdaysa 10 numaralı formayı almışımdır. Çok da önem verebildiğim bir şey olmamıştır numaralar, her ne kadar mühendis olsam ve matematiği çok sevsem de olmamıştır. Fakat aralarında bir ilişki bulmak mümkündür; hepsi çift sayı. Belki de bu benim tek sayılı bir günde doğmamdan kaynaklanır, ya da Buse arkadaşımız burada saçma bir felsefe yapma çabasındadır.

 

Hayatımda genellikle sağlam temeller üstünde dursam da, kararlı biri olsam da sayı ya da rakam seçemiyorum. Sanırım uğurluyu falan bulmasam da bir rakam beğenmiş durumdayım bugün. Bu kararımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

5!

 

Aslında çok da büyütülecek ya da hayatımla bağdaştırılacak bir durumu yok kendisinin. Ve diğer seçip, kullandığım sayılardan farklı olarak kendisi tek sayı!

 

Neden mi beğendim kendisini?

 

Çünkü 5 özel bir sayı. Mesela Yahudilikte, Tevrat’ın beş kitabı vardı. İsa’nın beş ölümcül yarası vardır, İslam’ın beş şartı var. Calud, Hz. Davut tarafından beş çakıl taşıyla öldürülmüştür. Budizm beş yol öğretir, Şiva ise beş farklı yöne bakarak beş yüzünü gösterirdi. Çin felsefesi beş element üzerinde duruyor; ateş, su, tahta, metal ve toprak. İnsanın beş duyu organı vardır; göz, kulak, burun, dil ve deri. Evrensel olarak kabul edilen beş tat; acı, tatlı, tuzlu, ekşi ve umami.

 

Bu bilgileri edindikten sonra açıkçası 5’e bir sempati duydum diyebilirim. Hâlen daha kendisini tam olarak benimsememiş olsam da, hanesine bir puan eklemiş durumdayım. Aynı zamanda 2, 4, 6 ve 10 sayılarının da bende anı ve değerleri olduğundan onların haneleri de kalabalık diyebilirim.

 

Uğurlu sayım mı?

 

Hâlen daha lafı evirip çevirebilirim. Ki muhtemelen öyle yapacağım.

 

Kafamdaki kargaşayı seven ve onunla bir olan birisiyim. Aynı zamanda bilim insanı olduğumdan şans ve uğur gibi şeylere fazla bir inancım yok. Bu yüzden bütün olasılıklar zihnimde dört dönüyor (Hah, yine 4!). Yine lafı dolandırdım evet.

 

Kuantum fiziğinin de belirttiği gibi hayat olasılıklardan ibaret. Ben şimdi 5’i seçersem, şansımı ya da uğurumu değil, bir sonraki adımda başka seçenekler beni bekleyecektir.

 

Aynı şey renk seçimim için de geçerli. Hangisini en çok seviyorsun deseler siyah, kırmızı (ve tonları) ve lacivert arasında hep gider gelirim. Ama mesela pembeyi ve moru hiç sevmem. Kendilerine yükletilen cinsiyet kavramından dolayı olabilir bu tabii ki, onların suçu yok, sadece benim pembe ve mora sempatim yok diyebilirim.

 

Herhangi bir sayı ya da renk seçemesem de, hayatta hep kendi doğrumu, tartıp biçip ölçerek (bir mühendis kafasıyla), bulmuşumdur. Seçimlerim en doğrusudur ya da pişmanlıklarım var demiyorum. Keşkelerim yok, tecrübelerim var.

 

Ne olursa olsun seçeceğim ve seçebileceğim üç şey; kendim, ailem ve dostlarım.

 

Kendimi akademik ve kariyer açısından yaptığım seçimlerde daha cesur görsem de, hayatta genellikle konfor ve rahatlığı seçen birisiyimdir. Korkularıma yenik düşüp rahatlık bölgemi seçip orada kaldığım zaman zaman doğrudur.

 

Böyle zamanlarda ailem ve dostlarım, yani seçmiş olduğum ailem, iyi ki varlar.

 

Çünkü hayat dediğin, zaman zaman ürkütücü ve üzücü olsa da yanımızdakilerin merhameti olmadan olmaz. Seçtiğim insanlar konusunda bayağı seçici olsam da kalitelileri seçtiğime inanıyorum. Yarı yolda kalmadım, bırakmadım.

 

Yeni yılda önce kendinizi ve sonra sayı renk ya da eşya değil de kaliteli insan seçiminizin olmasını umuyorum. Hatta yeni başlangıçlar, hedefler ve yol seçimleri için yeni yılı beklemeyin bugünden başlayın. Hiçbir zaman erken ya da geç değildir. Zaman kavramı size nasıl uygunsa odur.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir