Sesimizi Çıkaracak Yarınlarımız Olmayacak

3 Ocak 2020. “Yeni yıl, yeni umutlar, yeni hedefler” gibi klişe sözlerle bir yeni yıla daha girdik. Peki bu hedefleri hangi gelecekte gerçekleştirmeyi düşünüyoruz? Dünya’nın akciğerleri olan Amazon Ormanları geçtiğimiz yıl alev alev yandı, orman yangınları önceki yıla kıyasla %77 oranında artış gösterdi. Brezilya başkanı Jair Borsonaro’nun ticari çıkar amacıyla çevre koruma politikalarında değişikliklere gitmesinden dolayı orman yangınlarına karşı yeterli önlem alınmadı ve tarım ve benzeri gereksinimlerden dolayı ormanların yok edilmesi sonucu 2019’da Amazon biyomuna ait tahminî 7 milyon hektar orman kül oldu.

 

Avustralya’da 2 aydır süren orman yangınları sonucunda 6 milyon hektar alan kül oldu, 18 insan hayatını kaybetti, vahşi yaşam şiddetli derecede zarar gördü, aralığın başında Sidney’deki hava kalitesi “tehlikeli” ölçütünün 11 katı seviyesindeydi. Yangınlar önemli ölçüde devam ediyor. Zengin petrol firmalarının çalışmaları başarılı bir şekilde sürdürüldüğü sürece bu durum daha kötüye gidecek, küresel ısınma sonucu iklim değişikliğine neden olan durumların arka planını incelersek dünyanın gerçeklerini daha iyi kavrayabiliriz.

 

Dünyadaki en değerli, en zengin firmalar petrol/doğalgaz firmalarının sahipleri her yıl milyarlarca dolar kazançlarını riske atmak yerine Dünya’nın geleceğini riske atmayı tercih ediyorlar. Devletin başına kimlerin geleceği konusunda da bu şahıslar ciddi derecede söz sahibi konumundalar. Günümüzde sera gazı salınımını azaltmayı amaçlayan Paris Anlaşması’nı onaylamayan ülkeler bile var. Politikacılarla kapalı kapılar ardında yapılan konuşmalar (Rüşvetler?) ve seçim kampanyasına yatırılan milyonlarla bu politikacıları satın alıyorlar. Bu bir yana, kimi ülkelerin gelirlerinin önemli bir kısmını enerji sektörü sağlıyor ve Dünya’ya petrol ve doğalgaz satmanın kârı yüksek, çünkü yeraltı kaynağını elde etmek ve işlemek için yapılan harcamayla getirisi kıyaslanınca inanılmaz çıkarlı bir iş. Verimli elektrikli motorlara sahip araçların piyasada hâlâ çok az yer edinmesi de iyi bir gösterge. Fosil yakıtların yakılması sonucu atmosfere salınan sera gazının etkisini ise bugün hepimiz biliyoruz: Küresel ısınma.

 

Buna ek olarak askerî gücü yüksek ülkelerin nükleer silah denemeleri sonucunda ozon tabakasını delen CFC gazları devasa miktarlarda salgılanıyor. Ozon tabakasının incelmesi, yer yer delinmesi sonucu küresel ısınmaya katkı konmuş oluyor. Geneli ABD merkezli birçok büyük firma da tabii ki insanların biraz suçlu hissetmesi ve uyuması için propagandaları etkili bir şekilde sürdürüyor: “Kullandığınız deodorantlar, klimalar, buzdolapları içindeki CFC gazları ozon tabakasının delinmesine neden oluyor.”

 

Oysaki nükleer silah denemelerinin yanında bunlar yok denecek kadar az etkiye sahip. Ayrıca bu gazların kullanımı Montreal Protokolü dâhilince yasaklandı ve artık kullandığımız eşyalarda CFC’ler yok. Dolayısıyla insanlara “Sizin kullanmaktan vazgeçemediğiniz bu eşyalardan dolayı ozon tabakası hasar görüyor.” söylemleri yüzünden belki de insanlar ozon tabakasının delinmesinde kendilerinin de payı olduğunu düşünüp hükûmete karşı çıkmıyor.

 

Dünyadaki bütün sera gazı salınımlarının yaklaşık yüzde 72’si sadece 100 firma tarafından gerçekleştiriliyor. Bu firmalara kısıtlama getirilmediği sürece atmosferdeki sera gazı oranlarını yükselten üretimlere devam edecekler. İnsanların hükûmetlere iklim politikalarının güncellenmesi için baskılar uygulaması gerekiyor ancak politikacıların aldıkları rüşvetler, büyük firmaların ticari çıkarlarını koruması gibi olaylar sonucu politikacılar “zaten birkaç yıl çalışacağım, bırak huzurum bozulmasın” düşüncesiyle yaşayacak. Firmaların yenilenebilir enerji kaynaklarını büyük oranda kullanması konusunda zorunlu olmalarını sağlayacak yasaların yürürlüğe konulması gerekiyor. Bugün sesimizi çıkarmazsak, sesimizi çıkaracak yarınlarımız olmayacak.

 


 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir