Şu An, Ben, Keyif

Hayattan keyif almak ve bunu yaparken eğlenmek bir sanat olabilir belki de. Bu yüzdendir ki herkes yapamıyor, yetenek lazım sanki. Özellikle de cesaret gerektiren bir şeydir bu.

 

Hayatta bir amaç, bir sebep aramakla karıştırılmamalıdır. Hayatta hep sevdiğimiz şeyleri yapmak da değil, bu kaçmaktır. Hayattaki tek amacımız sadece yaşamak. Yaşamı anlamlandırmaya çalışmaktayız hepimiz fakat yaşam anlamlandırılamaz. Sadece yaşanır. Sadece nefes almak vardır, sadece sevmek, sadece kibar olmak, sadece hissetmek. Bunların hepsi geçici bir andadır o da şu andır. Hayat çoğu zaman gözden kaçırmış olduğumuz şu andadır.

 

Hemen şu anda yaşayıp kendimize saygı göstermektir. Dolayısıyla da çevremizdeki her şeye, canlı ya da cansız çiçeğe, böceğe, insana, masaya…

 

Ne aşk, ne arkadaşlık, ne sevgi, ne saygı, ne de hayat; hiçbiri kolay değildir ve kesinlikle hiçbiri her zaman güzel değildir.

 

Güzel olmayan anları yaşadıkça ya hissizleşiyor ya da hep sinir ve öfke doluyoruz. Reaksiyonumuz bu. Kabullenmeli ve nedenini hissetmeliyiz.

 

Hayatta tanıdığımız her insan bir şeylerden/birilerinden korkuyor, bir şeyleri/birilerini çok seviyor ve bir şeyleri/birilerini kaybetmiştir. Hepimiz.

 

Önemli olan belki de şu anda aklımızdan neleri geçirdiğimiz, nasıl hissettiğimiz ve ne düşündüğümüz. Yani aslında hayata nasıl tepki verdiğimiz.

 

Sevgi ve saygı duyuyor musun kendine?

 

Her zaman duyamazsın. Hiçbir zaman tam olmayacak bu yüzdelik.

 

Ama yine de kendimi seçme zamanı.

 

Hayattan, kendimden ve şu içinde bulunduğum andan keyif ve zevk alma zamanı.

 

Duyuyorum, gecenin içinden gelen sesleri; kuş cıvıltısı değiller ama havada uçuşan böceklerin sesi geliyor kulağıma. Hafif bir de nisan ayı serinliği hissediyorum.

 

Evet, hissediyorum!

 

Anın içindeyim.

 

Oldum olası en çok sevdiğim mevsim ilkbahar olmuştur. Serin ama ılık havası, bir o kadar güzel tüten geceleri ve uzun günleriyle.

 

İyiyi, kötüyü, değişimi, farklılığı ve en önemlisi şu anda olanı her şeyiyle kabullenip kucaklamak.

 

Neye baktığımızın ya da ne yaşadığımızın bir anlamı yok, anlamlı olan ne gördüğümüz, ne duyduğumuz ve ne hissettiğimiz.

 

Kaostan ya da tozpembe pozitif olaylardan beslenmiyorum.

 

Tam olarak, kendimce, kaos anının içinde bulunsam da oradayken ne hissettiğimi düşünüyorum. Öfkeliydim evet, hem de çok. Ama zevk de alıyordum. Bunu yaşayacakmışım ve yaşamalıymışım demek ki diye düşünüyordum. Hâlen daha da fikrim değişmedi.

 

Her şeyden de her zaman zevk alamayız, özellikle de saygının olmadığı yerde tabii ki. Şunu öğrendim ki; saygı olmayan yerde durmamak kaçmak değil, kendimi seçmek ve hayattan zevk almayı seçmek.

 

Her anımdan zevk almak için kendi içimde ve dışımda bir yolculuktayım, uzun soluklu olduğunu söylemem gerek. Su bitmese bari, yolculuğum uzun. Daha kendimi kabulleneceğim.

 

Derdim yaşamak, var olmak ve bunlardan zevk almak.

 


 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir