Bir İnsan Elinden Yeni Dünya

Bu hafta biraz uçuk bir hayalden bahsetmek isterim size. Yeni bir Dünya/gezegen.

 

Buse usulü Dünya/gezegen demek istemediğimden bir insan elinden demek istiyorum buraya, aynı deneyip hatalar yapıp tekrardan başlamak gibi. Bir İkinci Dünya. Daha tecrübeli başlayalım bu yaşayacağımız yere. Hatalarımızdan ders alarak, daha iyisini yaparak.

 

Sonuçta hâlihazırda yeni gezegenlerde yaşam yaratma arayışı ve denemeleri de devam ederken yeni baştan yaratmak neden olmasın düşüncesi de beni bu ara aldı götürdü.

 

Gezegenden bahsetmeden önce ırktan biraz bahsetmek isterim. Tabii ki var olan hâlimizle gidebiliriz, bulunabiliriz; yaşanmışlıklarımızla, anılarımızla… Fakat benim tercihim biraz da bu ırkın kafa yapısını değiştirmekten yanadır.

 

Hayal bu ya, yeni gezegenimizdeki her varlığın ırkçılık, ayrımcılık, şiddet ve baskıdan haberi olmasın demek isterdim, fakat bu özgür düşünce ve seçim hakkı ihlaline giriyor; yani dikte etmek ve onları kodlamak istemem. Aynı zamanda da hep güllük gülistanlık yaşarsak sıkılacağımıza net eminim. Kesinlikle yanlış anlaşılmak istemem, kötüyü ya da yanlış davranışı savunmuyorum. Güllük gülistanlık yaşamın içine mesela aşırı sıcak olmayan bir gün bile girebilir. O zaman ırkımızı şöyle şekillendirebiliriz; kötü ve yanlış diye adlandırılan ırkçılık, ayrımcılık, şiddet ve baskı gibi davranışların empatisinde olan bir bilinçle bu gezegende var olacağız. Bu bilinçle ve farkındalıkla var olduktan sonra -psikolojik bir rahatsızlığımız olmadığı müddetçe- bu davranışları seçme eğiliminin daha düşük olacağını düşünmekteyim ben.

 

İkinci Dünya’daki her canlı kendi benliğinde olma özgürlüğüne sahip. Tabii ki büyük kaos, herkes her istediğini yapsa neler neler! Aynı İlk Dünya’da olduğu gibi yasalar, kurallar ve bir etik anlayışı var burada da.

 

Para düzeneği yerine eşitlik mevcut. Yarış içinde değiliz. Hangimiz daha güzel ev/araba/kıyafet/yemek aldık yok. Eşitlikten ötürü de tıpatıp aynı değil her şey. Fakat şartlar aynı. Yani aslında aç çocuk, evsiz, işsiz insan yok. Hedefim bu. Ne kadar da idealist.

 

Tabii ki para var. Yoksa alışveriş nasıl olacaktı? Takas mevzusunu geçeli çok olmuş. Fakat bütün gezegendeki para birimi aynı (ekonomistler ya da sömürme güdüsündekiler burada bana sinir oluyor olabilir).

 

İkinci Dünya gezegenimizin enerji kaynağı komple güneşten. Elektrik üretimimiz güneş enerjisine ve dolaylı olarak güneşten beslenen sürdürülebilir ve yenilenebilir enerjiden üretiliyor. Karbon ayak izimiz elektrikten yana SIFIR! Taşıtlar da elektrikli. İlk Dünya’da yaptığımız gezegenin şah damarını kesme işlemi, petrol avı yok.

 

Zevk için hayvan avı yasak mesela. Zevk için hayvan öldürmekle, birincil olan canlı diye söyleyecek olursak, insanı öldürmek aynı cezadan başlıyor. İkisi de cinayet. Özellikle de hayvanları sömürmek ve daha fazla ürünlerinden yararlanmak adına onları hiç doğal olmayan ortamlarda beslemek de yasak. Kısacası işi kapitalizme dökmüyoruz.

 

Kapitalizm yok.

 

Üstünlük de yok.

 

Demokrasi var ve dolayısıyla yönetim, aynı zamanda bu kişilerin denetlenmesi ve disipline edileceği bir ekip de var. Bir diktatörü ya da caniyi başta tutmayan bir sistem.

 

Üretim var. İthalat ve ihracat da var tabii ki. Fakat üretim imkânı her yere sunulmuş eşit şartlarda ki ülkeler arası birbirini sömürme olmasın. İsterlerse üretiyorlar, istemezlerse üretmiyorlar.

 

Öncelikli belirlenmiş ve ihtiyaca göre olan mesleklerin maaşı hak ettikleri kadar, daha azı değil. Üreten kişi emeğinin karşılığını alacak. Sağlıkçı da, aktör de, yazar da.

 

Hava sıcaklığı ve mevsimler tabii ki var; soğuk, sıcak, ılık, serin. Bunların hepsi gerekli. Gecesi ve gündüzü var. Yenilenebilir ve sürdürülebilir kaynaktan geldiği için çok sıcağa ve soğuğa karşı elektrik kesilmiyor, dolayısıyla “full” soğutma ve ısıtma sistemleri mevcut.

 

“’Siz insanlar’, diye haykırdım, bir şeyden söz ederken, ‘bu yanlıştır, bu doğrudur, bu iyidir, bu kötüdür’ diye kestirip atmadan yapamazsınız. Bu ne demektir? Herhangi bir olayın asıl nedenlerini araştırdınız mı? Bu olayı doğuran, önüne geçilmez hâle koyan sebepleri arayıp buldunuz mu? Eğer bunu yapsaydınız, hükümlerinizde bu kadar aceleci olmazdınız.”

– Goethe

 

Ders aldığımız yerden ve daha da bilinçli ve farkındalıklarla, sadece birbirimize değil her şeye saygı duyarak var olacağımız bir gezegen. Bütün o yanlışların, kötülüklerin bilincinde olacağımız bir yer hayal ediyorum özellikle: İkinci Dünya!

 

Kim bilir belki de aynı İkinci Yeni akımı şiirleri gibi bu dünyayı anlamak için de donanımlı ve kültürlü olmak gerekecektir. Belki de o kültüre ve donanıma erişirsek İkinci Dünya yaratmamıza bile gerek kalmayabilir!

 


 

Fotoğraf: qimono, Pixabay.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir