Brexit?

24 Haziran 2016 sabahı okuldaki birkaç işimi halletmek üzere uyanmıştım. Sabah uyandığımda gördüğüm tablo karşısında şaşkınlığımı gizleyememiştim. Olmayacak denilen olmuş ve Britanya halkı Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden (AB) çıkmasını öngören referanduma “evet” demişti. O gün, ben ve benim gibi Birleşik Krallık ile ilgili tüm insanlar için belirsizliklerin doğum günüydü.

 

Ne Olmuştu?

Bugün itibarıyla referandumun üzerinden 2 yıl 4 ay 18 gün geçti. Referandum süreci boyunca ortada gezinip herhangi bir resmî pozisyon almayan Muhafazakâr Parti (özellikle referanduma gitmeyi kabul eden Başbakan David Cameron) ile Avrupa Birliği karşıtlarına karşı etkili bir kampanya yürütemeyen muhalefet partileri, meydanın Boris Johnson ve Nigel Farage gibi Avrupa Birliği karşıtı demagoglara kalmasına ve sonucun onların istediği yönde olmasına zemin hazırladı.

 

Geçen bu kocaman süre içerisinde eski Başbakan David Cameron istifa etti, yerine Theresa May geldi. Kabine ekibi değişti ve Brexit konusunda sert bir tavır takınan bir hükûmet -ki Başbakan May’in referandumda AB yanlısı olduğunu düşünürsek bu gayet ironiktir- geldi. Bu hükûmet meclisten Brexit ile alakalı olacak yasaların daha hızlı geçmesini sağlamak ve bir “sert Brexit” programı -muhalefetteki İşçi Partisi karşıt yönde olan “yumuşak Brexit”i, yani Gümrük Birliği gibi kurumlara hâlen üye olan Avrupa Birliği ile tam olarak kopmamış bir Britanya’yı savunuyordu- yürütmek üzere bir erken seçim çağrısı yaptı ve 8 Haziran 2017’de bir seçime gidildi.  Sonuç May için tam bir felaketti: parlamentoda partisi çoğunluğunu kaybetmiş ve kendisi Kuzey İrlanda’dan küçük ama AB karşıtı bir parti ile anlaşarak hükûmet kurmak zorunda kalmıştı.

 

Aradan geçen süre boyunca Brüksel ile birçok temasta bulunulmuş fakat net bir sonuç elde edilememişti. Geçen süre ise hükûmetin aleyhine işlemişti ve bunun en temiz örneği temmuz ayında açıklanan “Chequers plan” sonrası yaşananlardı. Bu plan Birleşik Krallık’ın “ortak pazarda” kalmasını içeren bir dizi politikaları öne süren, görece daha yumuşak bir Brexit öneren bir plandı. Planın etkileri ise May için âdeta bir faciaydı: Kabinenin en önemli isimlerinden Brexit Bakanı David Davis ve Dışişleri Bakanı Boris Johnson bir dizi diğer üyeyle beraber istifa etmiş ve Avrupa Birliği de planı reddetmişti. Bu olaylardan dört ay sonra ise Ulaştırma Bakanı Jo Johnson -kendisi Boris Johnson’un kardeşidir- hükûmetin Brexit müzakerelerindeki tutumundan memnun olmadığını ifade ederek istifa etti.

 

Ne Olacak? 

Bu soruya en iyi cevabım “ne olacağını kestirebilecek durumda değilim”dir. İncelediğimiz bilgiler ışığında May hükûmetinin işi çok zor zira ikinci bir referanduma gitme olasılığı veya anlaşmasız bir Brexit olasılığı neredeyse eşit derecede yüksek. Bu iki senaryo üzerinden hareket edecek olursak olayın ciddiyetini daha doğru biçimde kavramış oluruz.

 

Anlaşmasız bir Brexit’i ele alalım. Bu senaryo hakkında çok net bir görüşüm var: Facia. Eğer Birleşik Krallık anlaşmasız bir Brexit yoluna giderse siyasi belirsizlik hiç olmadığı kadar artmakla kalmaz, AB’den çıkmayı isteyen vatandaşlar bile yaptıkları hatanın karşısında hayrete düşerler. Bunun başlıca sebeplerinden, böyle bir senaryo durumunda Birleşik Krallık’ın hâlihazırdaki uluslararası ticari anlaşmalar üzerinden Avrupa Birliği ile bir ilişki içerisine gireceğidir. Bu durumda Birleşik Krallık komşuları için bir Türkiye’den veya bir Gana’dan farksız olur (bunu AB üyesi olmayan ve herhangi bir özel duruma tabii olmayan ülkeler manasında söylüyorum) ki bunun Britanya ekonomisi üzerinde devasa etkileri olur. Bunun dışında ise AB vatandaşlarının ve İrlanda sınırının durumu konusunda ise belirsizlikler devam eder ve kimse ne olacağını kestiremez. Bu durum Britanya’nın birçok sektörünü vurmakla kalmaz, ayrıca Avrupa’da yaşayan insanların Britanya hakkındaki düşüncelerini de kökten değiştirerek gidecek olanları da yolundan döndürecek etkiye sahip olur. Kısaca dediğim gibi bir “facia” olur.

 

İkinci seçeneği ele alırsak, ki bu ikinci bir referandum oluyor, senaryonun değişme ihtimali bulunduğunu fakat bu kez de Britanya halkı üzerinde derin etkiler bırakacağını görebiliriz. Eğer referandum sonucunda bu kez çoğunluk AB’de kalmayı seçerse -ki AB’nin bu durumda Britanya’yı “haydi gel bizimle ol” şeklinde kabul edeceğini hiç sanmıyorum çünkü bunun bir oyun olmadığının farkında olduklarını düşünüyorum- bu kez Brexit’i savunanlar tarafından referandum sert biçimde eleştirilebilir, demokrasiye saygısızlık olduğu ve kararlarının tanınmadığı iddia edilebilir. Böyle bir olay sonucunda Muhafazakâr Parti çatırdayabilir ve hatta bir İşçi Partisi hükûmetinin bile kurulması mümkün gözükmektedir. Ayrıca bu olay sonucunda toplumdaki AB karşıtları daha da radikalleşip ileride tekrardan AB’den çıkmayı gündeme taşıyabilirler -ve eğer çıkarlarsa bu durumda bence AB direkt olarak anlaşmaya bile gitmeden Birleşik Krallık’ın çıkışını hızlandırır, muhtemelen sonsuza dek- fakat referandumun bu şekilde sonuçlanması görece iyi bir geleceğe işaret ediyor diyebilirim. Aksi bir senaryoda eğer AB’den çıkma yine desteklenirse, muhtemelen sert bir Brexit olur ve anlaşmasız olarak AB’den çıkılarak anlattığım senaryo gerçekleşir.

 

Sonuç

Britanya halkının çoğunluğu, “NHS’e (Ulusal Sağlık Servisi) daha çok para gelecek”, “göçmenlerden işlerimizi geri alacağız” gibi boş demagog vaatlerine kanarak bence 2 yıl önce çok büyük bir hata yapmış ve bugün de onun cefasını çekmektedir. Britanya’nın böyle belirsiz bir konuma geleceğini 5 yıl önce söylemiş olsak pek fazla insan inanmayabilirdi fakat bugün gerçek bu şekilde. Artık zaman May’in ve kabinesinin aleyhine işliyor ve bu ikinci referandum ve bir İşçi Partisi hükûmeti olasılığını arttırıyor. Yukarıda da belirttiğim gibi hem anlaşmasız bir Brexit hem de ikinci ve AB’de kalma ile sonuçlanan bir referandumun doğuracağı sıkıntılar vardır ve eğer hâlihazırdaki durum devam ederse geçmişin hatalarını ödeyen bir Britanya halkını görecek, kibirliliği ile ün yapmış İngilizler’in kibirlerine yenilmelerini izleyeceğiz…

 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir