Mezhep Kavgası Gölgesinde Mo Johnston Transferi

Muhtemelen Mo Johnston’u İskoç futboluna meraklı olmayan biri pek duymamıştır. En azından futbola meraklı ve 22 yıllık bir birikimim olmasına rağmen benim de duymadığımı söyleyebilirim. 2 hafta önce Mustafa Özbilgehan ile hazırladığımız pod yayını programında “Support Your Local Team” teması altında yaşadığımız ülkeleri konu almıştık. Hâliyle İskoçya’yı yeterince bilmediğim için biraz araştırma yapma fırsatım oldu. Okuduğum kaynaklarda, Mo Johnston ismi sürekli karşıma çıkıyordu. Peki bu futbolcuyu bu kadar önemli yapan, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Glasgow Rangers takımına transfer olan ilk İskoç Katolik oyuncu olması mı?

 

Şimdilerde hemen hemen bütün takımlar kendi özlerinden uzaklaşıp küreselleşseler de, kuruluşlarının altında bir bölge (şehir veya mahalle), bir hikâye ve bir grup muhakkak vardır. Örneğin Arsenal F.C., 1886 yılında Kraliyet Cephane Fabrikası işçileri tarafından kurulmuştu.[1] Küreselleşme ile birlikte şu anda Los Angeles’ta yaşayan bir Amerikalı tıpkı Londra’da yaşayan bir İngiliz gibi Arsenal’ı destekleyebiliyor. Dahası Arsenal’ı kuran Kraliyet Cephane Fabrikası işçisini bu zamanda bulmak mümkün değildir. Çünkü, fabrika 1994 yılında tamamen kapandı. İşçilerden geriye, futbol kulübünün kurulmasına öncülük etmeleri, o kulübün ismine ve amblemine ilham olmaları kaldı.

 

Glasgow’da bulunan Celtic ise, 1888 yılında Marist Peder Walfrid tarafından kuruldu.[2] 19. yüzyılda İrlanda’dan Glasgow’a göç eden Katoliklerin maddi ve manevi durumları pek de iyi değildi. Glasgow’daki Protestan misyonerler ise, onları zenginlikleri ve aşevleri sayesinde meshep değiştirmeye çalıştırıyordu.[3] Bu noktada Peder Walfrid Celtic kulübünü, Glasgow’daki Katoliklerin boş zamanlarını Protestan kurumları ve eğlencelerinde zaman geçirmemeleri ve Katolikleri birbirine yakınlaştırmak amacıyla kurdu. Altı yıl içerisinde dört lig şampiyonluğu yaşayan bu Katolik takımın gösterdiği başarı, İskoç basınında önemli yer buldu. Basın “İskoç” bir takımın şampiyonluğu yeniden kazanması için çağrı yapıp durdu.[4] Rangers, belirli bir dinî ya da siyasi görüşün etkisiyle kurulmadı.[5] Ancak Celtic’e karşı galibiyetler aldıkça, Protestan İskoçya bu takıma dinî ve siyasi bir misyon yükledi ve Rangers’ı ağır ağır kendi takımı yaptı.[6] Rangers, Protestan kimliğini o derece benimsedi ki kulübe Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra transfer olan ilk İskoç Katolik oyuncu 1989 yılında Mo Johnston oldu. Celtic için böyle bir ayrımın olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü kulübün iki efsanesi, Kenny Dalglish ve Jock Stein Protestan kökenliydi.

 

İngiltere’de takımlar erkenden küreselleşirken, İskoçya’da durum biraz daha farklıydı ve hâlâ daha eski kimliklerini biraz da olsa koruyorlardı. Elbette bu yazıda Glasgow Rangers – Celtic rekabetini detaylı anlatmasam da bu rekabete kısaca değinmeyi önemli buluyorum. İskoçya futbolu denildiğinde Glasgow Rangers ve Celtic rekabeti sadece futbol severler tarafından bilinmez. Bunun sebebi bu rekabet sadece basit bir spor rekabeti değildir. Katolik ve Protestan dinlerinin kavgası ve İngiltere, İskoçya, Kuzey İrlanda ve İrlanda yakın tarihinin sosyal anlamda zirvesi, bu iki takımın rekabetidir. Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast, Celtic ve Rangers taraftarlarının yoğun olduğu bölgedir. Bunun sebebi, bu bölgenin Birleşik Krallık yanlıları ile Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’tan ayrılıp İrlanda ile birleşmesini savunanların, en sıcak çatışma yeri olduğudur. Celtic, Katolik ve İrlandalıları temsil ettiği için, Rangers ise Protestan ve Birleşik Krallık yanlılarını temsil ettiği için o bölgede yaşayan insanlar tarafından fazlasıyla sahiplenildi. Öyle ki, Belfast’ta avukat olan David Brewster’e göre Celtic ve Rangers formaları, birer mezhep sembolü olarak görülürmüş.[7] Bu sebeple 1971 yılında Pat Rice boynunda Rangers kaşkolü olduğu için önce uyarıldı, ardından öldürüldü.[8]

 

Glasgow Rangers ve Celtic arasındaki rekabet bu denli şiddetliyken, 1989 yılında daha önce Celtic forması giymiş İskoç Katolik olan Maurice John Giblin Johnston ya da bilinen adıyla Mo Johnston, Rangers’a transfer oldu. Bu daha önce de bahsettiğim gibi Rangers’ın Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk İskoç Katolik transferiydi. Israrla İskoç Katolik diye yazıyorum çünkü Rangers’ın İskoç olmayan Katolikler ile “sorunu” yoktu ve kulüplerinde yabancı Katolik oyuncular hep olmuştu. Mo Johnston transferi hem Celtic taraftarlarından hem de Rangers taraftarlarından ilk başlarda tepkiler aldı. Rangers taraftarları kendi sahaları olan Ibrox Stadyumu’nda kulübün atkılarını ve kombine biletlerini yaktılar. Ayrıca, kulübün Protestan kimliğini ölümüne atıfta bulunmak için siyah çelenk bıraktılar.[9] Celtic taraftarları ise onu döneklikle suçlayıp aleyhinde gösteri yaptılar.[10] Duvarlara tehdit mesajları yazdılar. Bu tehdit mesajları ciddiye alındığından Rangers oyuncusunun can güvenliğini sağlamak adına onu her gece özel bir jet Glasgow’dan Londra’ya taşıyordu.[11] Johnston sonradan Edinburg’un dışındaki güvenli bir eve yerleştirildi.[12] 1996 yılında ise İskoçya’dan ayrıldı ve bugün hayatını Amerika’da sürdürüyor.

 

Bu kadar olay olacağını bilmesine ve aynı ücrete, aynı fiyata bulunabilecek bir sürü oyuncu varken, Glasgow Rangers bu transferde ısrarlıydı. Bu transferi üç önemli açıdan Glasgow Rangers’ın önemli bulduğunu düşünüyorum.

 

Birincisi 1980’lerin ortasından Milan başkanı ve ileride İtalya Başbakanı olan Berlusconi öncülüğünde oluşmak isteyen yeni bir Avrupa kupasında Glasgow Rangers’ın da yer almak istemeseydi. Çünkü, Berlusconi’nin “Katolik” nitelikli seçkinlerinin, haddinden fazla “protestan” bir kulübü aralarına kabul etmekte pek dostça davranmamaları ihtimal dâhilindeydi.[13] Berlusconi gibi Katolik dininin merkezi olan ülkesinde böyle katı, İskoç oyuncular arasında sadece Protestanları oynatan bir kulüp gerek İtalya gerekse Avrupa’da pek de hoş karşılanmayabilirdi. Bu yapıda Rangers adına önemli bir nokta ise, 1985’de yaşanan Heysel felaketinden sonra İngiliz kulüplerinin aldığı 5 yıllık Avrupa kupalarından men cezasıydı. Birleşik Krallık’ta hâkim bir konuma gelmek adına bu Rangers için bulunmaz bir fırsattı. Böyle bir fırsatı risk altına almayı elbette istemiyorlardı.

 

İkincisi, o düzeyde yaşayabilmek için zorunlu olan çok uluslu sponsorlar, piyasa kaybettirici bir bağnazlık imajıyla bütünleşmek istememekteydi.[14] Rangers, 1990 yılında kendisini bir anda Avrupa’da transfere en çok para harcayan kulüp olarak buldu. Bunda yeni çok uluslu sponsorluk anlaşmalarının önemi bir hayli fazladır. Dönemin Rangers başkanı Murray “Futbol artık o kadar kolay bir spor değil.” diyerek sponsorların önemine vurgu yapıyordu.[15]

 

Üçüncü ve son önemli nokta ise, UEFA’nın 1992’de kulüplerin oynatabilecekleri yabancı oyuncu sayısına dair yönergesi, Rangers’ın, genç ve yetenekli İskoç oyuncuların azamisini cezbedebilmek için, kapılarını açmasını gerektiriyordu.[16] İskoçya’da sadece Protestan oyuncular yetişmiyordu. Katolik İskoç oyuncular da elbette vardı. 1967’de Lizbon Aslanları olarak da anılan ve çoğunluğu Katolik İskoç oyuncularında kurulu ezeli rakipleri Celtic’in Avrupa’nın en büyük kupasını kazanması, buna verilecek en büyük örnektir. O yüzden Avrupa’da ciddi başarı sağlamak isteyen Rangers’ın bu hamlesi ile oyuncu havuzunu İskoç Katolik futbolculara açarak genişletti. Tabii 1995’te geçen Bosman Kuralı’ndan sonra oyuncuların tıpkı bir çalışan oldukları ve Avrupa Birliği’nde serbest dolaşım haklarına sahip oldukları ortaya çıktı. Böylelikle yabancı kuralı kendiliğinden kalkmış oldu. Küçük bir hatırlatma, Birleşik Krallık ülkelerinde yabancı kuralı tartışması Brexit gerçekleşmesi durumunda tekrardan gündeme gelecektir.

 

Sonuç olarak Rangers, Mo Johnston transferinden sonra Avrupa’da başarıya çok yaklaşmıştı. 1993 yılında Şampiyon Kulüpler Kupası’nın kabuk değiştirip şimdiki adı ile ilk Şampiyonlar Ligi’ne katılıp finali bir puan ile kaçırdı. Kendisinden bir puan fazla alıp finali de kazanan Marsilya’nın şampiyonluğu ise o dönem Fransa Ligi’nde yaptığı şikeler ile Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna gölge düşmektedir. Ayrıca Mo Johnston’un da iki sezon forma giydiği 1988-1997 yılları arası Rangers’ın arka arkaya yakaladığı dokuz şampiyonluk rekoru henüz kırılamadı. Ancak bu rekorun kırılması çok uzak değil. Gelecek yıl Celtic bir şampiyonluk daha kazanırsa Rangers’ın bu rekorunu egale etmiş olacak. O yüzden gelecek sezon iki takım adına çok önemli bir sezon olma özelliği taşıyacak. Futbol severlere ise gelecek sezon İskoçya Ligi’nde yaşanacak bu önemli rekabeti daha yakından takip etmek düşer.

 


 

Kaynakça ve notlar:

[1] Dağhan Irak, Hükmen Yenik!, Evrensel Basım Yayın, 2013. Sayfa 21.
[2] Franklin Foer, Futbol Dünyayı Nasıl Açıklar, İthaki Yayınları, 2012. Sayfa 48 çevirmen notu: 1816 yılında Fransa’da kurulan Marry Roman Katolik Cemaati’nin, kendisini eğitime adamış üyelerine verilen isim
[3] Franklin Foer, Futbol Dünyayı Nasıl Açıklar, İthaki Yayınları, 2012. Sayfa 48
[4] A.g.e. sayfa 49
[5] A.g.e.
[6] A.g.e.
[7] Simon Kuper, Futbol Asla Sadece Futbol Değildir, Sabah Kitapları, 1996. Sayfa 202
[8] A.g.e.
[9] Franklin Foer, Futbol Dünyayı Nasıl Açıklar, İthaki Yayınları, 2012. Sayfa 51
[10] A.g.e.
[11] A.g.e.
[12] A.g.e.
[13] Tanıl Bora (derleyen), Herbert Moorhouse (yazar), Futbol ve Kültürü, İletişim Yayınları, 2001. Sayfa 199.
[14] A.g.e.
[15] Simon Kuper, Futbol Asla Sadece Futbol Değildir, Sabah Kitapları, 1996. Sayfa 199.
[16] Tanıl Bora (derleyen), Herbert Moorhouse (yazar), Futbol ve Kültürü, İletişim Yayınları, 2001. Sayfa 199.

 

Kapak fotoğrafı:

http://news.bbc.co.uk/sport2/hi/football/scot_prem/8332022.st

 

Dipnot:

Dileyen Mustafa Özbilgehan ile hazırladığımız Look at the Tabella pod yayını programının Mo Johnston, İskoçya futbolu ve daha fazlasını konuştuğumuz “Support Your Local Team” temalı ikinci bölümünü buradan dinleyebilirler.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir