Toplumumuzun siyasi partilerini “sağ”, “sol” ve ”merkez” tanımlarının içerisinde incelemeye çalışırken önce bu tanımlamanın kalbinden geçen ekonomik boyuttan bahsetmiştim. Sağı, solu konuşabilmek için ekonomik ve sosyal boyut ile Kıbrıs sorununu içeren üç farklı çizgiyi ele alacağımı belirtmiştim. Bu hafta işin sosyal boyutu var.
Ülkemizdeki siyaset için oldukça belirleyici bir rolü olan Kıbrıs sorununa ilişkin parti politikalarını bu boyuttan ayırıp üçüncü bir boyut hâlinde değerlendirmek istedim. Bu sebeple bu yazıda partilerin Kıbrıs sorunundaki pozisyonlarına değinmeyeceğim.
Belirgin Çizgiler
Fransız Devrimi sırasında monarşiye destek verenlerin parlamento başkanının sağında, monarşiye karşı olanların ise başkanın solunda oturmasına atıfta bulunan “sağ” ve “sol” terimlerinin sosyal boyutta kullanımı günümüzde muhafazakârlıktan terrakkiperverliğe doğru ilerleyen bir çizgidir.
Çoğu parti sosyal konulardaki görüşlerini ideolojik çizgileri üzerinden değerlendirirler. Örneğin eşcinsellik hakkındaki görüşleri sorulduğu zaman Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Ersin Tatar “muhafazakâr partinin görüşü muhafazakârdır” cevabını vermiştir.
Sosyal politikalar uçsuz bir deniz olduğu için bu yazıda değerlendirmek için kürtaj, eşcinsellik, vicdani ret ve partisel yönetimde kadının rolü konularını değerlendirmek istiyorum.
Mecliste en çok milletvekili ile temsil edilen parti olan Ulusal Birlik Partisinin en üst karar mercii olan merkez yönetim kurulunda bulunan 15 isimin 14’ü erkek, biri kadındır. Kuruldaki tek kadın olan Selin Candemir, sadece kadınlara ayrılan bir sandalyeyi kazanarak kurula girmiştir. Ulusal Birlik Partisi liderliğinin eşcinsellik hakkındaki görüşlerini Tabella ile yaptıkları röportajı okuyarak değerlendirmek mümkündür. Mesela Sayın Ersin Tatar, kadın hastalıkları uzmanı Sayın Faiz Sucuoğlu’nun konunun uzmanı olduğunu söylemesi dahi konu hakkındaki bilinçsizliğe bir göstergedir. Kürtaj konusunda ise Ulusal Birlik Partisi özellikle son dönemlerde hiç kürtaj karşıtı (pro-life) bir görüş ortaya sunmamıştır ancak mecliste yasal sürenin uzatılması gerektiği konusunda ise menfi bir çalışma yürütmemiştir. Vicdani ret konusunda ise hükûmetin politikalarına karşı muhalefet olmuş ve destek vermemiştir.
Yasamanın en büyük ikinci, yürütmenin en büyük partisi olan Cumhuriyetçi Türk Partisinin merkez yürütme kurulunda 11 üye bulunmaktadır. Bu üyelerin sekizi isim erkek, üçü ise kadındır. Cumhuriyetçi Türk Partisinin eşcinselliğin bir suç olmasının önüne geçen çalışmaları takdire şayandır. Bu hassasiyetin eşcinsel evlilik konusunda da gösterilmesi ve ülkede tartışmaya açılması gerekmektedir. Kürtaj konusunda ise CTP milletvekilleri Sayın Doğuş Derya ile Sayın Fazilet Özdenefe’nin yoğun çalışmaları vardır. Hâlen komitelerde görüşülen yasa önerisi ile kürtaj için yasal sürenin uzatılması hedeflenmektedir. Ayrıca CTP, vicdani ret konusunda olumlu görüş vermektedir.
Meclisin üçüncü büyük partisi olan Halkın Partisinin merkez yürütme organında bulunan on ismin altısı kadın, dördü erkektir. Genel Başkan Sayın Kudret Özersay Tabella’ya verdiği röportajda “biyolojik kimlik” ile cinsiyet kavramının tam karşılanamayacağını ve cinsiyetin diğer öğeleri ile bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinden bahsetmişti. Bu bakış açısı cinsiyet alanında önemli ve fark gösteren bir bakış açısı olmuştur. Buna ters olarak kürtaj konusunda yasal sürecin uzatılmasına karşı görüş ortaya konulacağına dair bir iddia vardır ve bu tedirginlik vericidir. Eşcinsel bireylerin haklarına yönelik HP’nin duruşu CTP ile paraleldir. Eşcinsel evlilik konusunda ise Sayın Özersay bu konuda bir tartışma başlatılması hâlinde parti kurullarında konuyu görüşüp evrensel standartlara uygun bir politika üretileceğini söylemiştir. Vicdani ret konusunda ise HP manifestosunda destekleyici olsa da hükûmette önce Başssavcılık tarafından müspet görüş bildirilmesine istinaden tereddüt göstermiş, daha sonra da hükûmet protokolüne uygun olarak yasa ile uğraşmaya başlamıştır.
Hükûmetin diğer partileri Toplumcu Demokrasi Partisi ile Demokrat Parti, CTP ve HP’nin sosyal görüşleri ile uyum içerisindedir. Özellikle “sağ” bir parti olarak nitelendirilen Demokrat Partinin önceki seçim için duyurduğu manifestonun sosyal boyutu tam bir Avrupalı yeşil parti kıvamındadır. Bu değişimin sebebini Genel Başkan Sayın Serdar Denktaş “öze dönüş” olarak nitelendirmiştir. DP içerisindeki değişim ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Yeniden Doğuş Partisi ise Genel Başkan Erhan Arıklı’nın tabiri ile “millî ve manevi değerlere sahip” bir partidir. Genellikle UBP ile benzeyen sosyal politikalara sahip olan YDP için eşcinsel evliliğin tartışmaya açılacak olması bir sorundur.
Ayrıca “milliyetçilik” hususunu değerlendirmek gerekirse UBP, DP ve YDP kendilerini milliyetçi partiler olarak ifade etmektedir. CTP, HP ve TDP bu şekilde bir tanımlama yapmamıştır.
Genel olarak baktığımızda sosyal meselelerde partilerin belirli bir çizgiyi ortaya koyduğunu görebiliriz. CTP, HP ve TDP sosyal boyutu değerlendirdiğimizde ortanın solunda yer almaktadırlar. Bu üç parti içerisinde ise daha da sol görüşlü bireyler bulunmaktadır. UBP ve YDP’de de parti içlerinde daha ılıman politikalara sahip kişiler olmasına karşın genel olarak spektrumun sağında yer almaktadırlar. DP için manifestosunda sosyal konularda orta solda gözükse de milliyetçilik faktörü tanımlamayı zorlaştırmaktadır.
Genel olarak siyasetimizde sosyal konularda partiler ekonomik boyuttan çok daha belirgin çizgilere sahiptirler ve toplumun geneline uygun bir dağılım içerisindedirler ancak partilerin içerisindeki görüş ayrılıkları da kayda değerdir. Hiçbir parti kendi içerisinde sosyal konularda bir bütün hâlinde hareket etmemektedir.
Fotoğraf için tıklayınız.