Freud ve Freud

Psikanalizin kurucusu, nörolog, yazar Sigmund Freud. Benim belki de bahsini geçirmediğim daha birçok sıfatı, becerisi olan biri Dr. Freud. Freud başarısını hırsına ve zekasına borçludur bence. İşte bu yüzdendir ki dünyadaki yaşamış olan sayılı ve en iyi psikanalistlerden biridir.

 

Sigmund Freud’a göre yaşamımız bilinçaltımızdaki yaşadıklarımız, isteklerimiz üzerinden etkileniyordu. Psikanaliz, bilinç dışımızın en derin noktalarındaki ruhsal sorunlar, arzular üzerine durup kaynağını bulma ve onları giderme amacı taşıyan bir yöntemdir. Psikanaliz, bilinç dışı zihne aktarılan bir dizi teori ve terapi edici tekniktir.[1]

 

Histeri hastalığı Freud’un yaşamış olduğu dönemin ve öncesinin çözülemeyen ve odak noktası olan hastalıklarındandır. Histeri hastalığının tanımı geniş olduğundan ben biraz belki özet, belki kendi anladığım şekilde anlatacak olursam: Kişilik ve ruhsal bozukluktur.[2] Histeri hastaları görünümlerine önem veren, dikkatin hep üstlerinde olmasını isteyen, davranışları aşırıya kaçan, olayları aşırı yoğun duygularla yaşayan ve çabuk reddedildiğine inanan ve hisseden kişilerdir.[3]

 

Freud, çalışmalarına hayran kaldığı Charcot’un da histeri hastalarını hipnoz ile tedavi etmesi üzerine kendisi de bu çalışmalara başlamıştır. Hipnoz, hastaları normal koşullarda baskı altında tutulan anılarını bilinç düzeyine çıkarıp yeniden canlandırmalarını sağlıyordu. Freud hipnoz yöntemiyle aldığı sonuçların kalıcı olmadığını ve hipnoz edilebilen insanların sınırlı sayıda olduğunu gözlemlemiş ve bu teknikten kısa sürede vazgeçmiştir. Bunun üzerine Freud hastalarıyla konuşarak ve onların başına ellerini koyup “basınç tekniği” denilen ve kendisinin yorumladığı şekilde egoyu şaşırtan bir oyun tekniği kullanıp gizli kalmış anıları açığa çıkarmayı başarabilmiştir.[4]

 

Psikanaliz tedavisinde analist hastanın kendisini göremeyeceği ama kendisinin hastanın davranışlarını izleyebileceği bir şekilde divan üzerine uzanmış olan hastanın arkasında oturur. Bu yerleşme biçimi Freud’un şahsi seçimi olmakla beraber, gün içinde uzun bir süre yüzüne bakılmasını istemediğinden dolayıdır. Bu şekilde bir oturuş düzeni, hastanın analistin ya da terapistin davranışlarından veyahut yüz ifadelerinden etkilenmemesini sağlamaktaydı.

 

Sigmund Freud’un hayatından gelip geçen ve hayatına değer kattığına inanılan birçok önemli insan vardır. Bunlardan en başta Dr. Josef Breuer gelir. Kendisi de histeri hastalığı üzerinde durmuş olan ve hipnoz yöntemini kullanmış olan, aynı zamanda çalışmalarını psikanaliz üzerinde odaklamış kişilerdendir. Freud ve Breuer histeri hastalığı ve psikanaliz üzerinde birlikte çalışmış ve birbirlerine destek ve yardımcı olmuşlardır.

 

Freud’un hayatına girmiş olan ve dünyanın da bildiği bir diğer kişi de Lou Andreas-Salomé idi. İkili arasında geçmiş olan mektupların aşk mektubu olduğu söylemleri vardır ve bu mektuplar kitap hâline büründürülüp satılmaktadır, ilgisini çekenler için. Kendisi de psikanalist olan Salomé, Freud ile psikanaliz üzerinde duran bir arkadaşlık bağı kurmuşlardır. Salomé ilk kadın psikanalist olarak bilinmektedir. Aynı zamanda yaşamış olduğu dönemde Salomé’nin birçok önemli kişileri büyüsü altında tuttuğuna ve kendisine âşık oldukları söylenmekte ve inanılmaktadır.

 

Peki ben bunları neden sizlere anlattım? Pekâlâ internette ya da kütüphanelerde de vardır bunlar. Anlatmamın sebebi tam olarak şu: Netflix “Freud” adında yeni bir dizi yayımladı. İlk duyduğumda bendeki sevinci görmeniz lazımdı. Şahsen psikanaliz dikkatimi çekmekle kalmıyor Freud da ilgimi çeken zamanın önemli bilim insanlarından.

 

Bir sevinç, bir sevinç başladım tabii diziye hemen ilk günden. Daha ilk bölümü bitirmeden beni bir üzüntü ve sinir bastı. Neden mi? Çünkü zamanın insanlığa kattığı en büyük buluşta adı geçen birine yapılan bir saygısızlık gördüm. Freud bu değil. Hayatı bu değil.

 

“Buse, sen nereden tanıyorsun Freud’u?” diyebilirsiniz. Haklısınız şahsi bir tanışmışlığımız yok. Ama hakkında çok okumuş, eserlerini okumuş ve Viyana’da müzeye çevrilen evini de ziyaret etmişimdir. Yine de beni haklı çıkarmaz, onu tanıdığımı belirtmez kesinlikle.

 

Diziye devam ettim tabii ki. Belki de başka bir yere gidiyor düşüncesi ve merakı vardı aklımda. İzlerken bir yandan da notlar aldım. Bunları paylaşmak isterim. Öncelikle Dr. Sigmund Freud bir şarlatan değildir ve şarlatan muamelesi görmesi beni en çok üzen ve sinir eden olay olmuştur. Özellikle de iş arkadaşlarını, üst mevkideki doktorları kandırıp hipnozu kullandırmak için yalan yanlış gösteriler yaptığını sanmıyorum.

 

Dr. Freud’un kokain kullandığı ve bağımlılık dozajını bilmediği bir gerçektir. Bilseydi yine kullanır mıydı? Bence evet. Görünen ve araştırılan o ki kokain, Dr. Freud’un yaratıcılığına ve bir nebze de olsa çılgın ya da deli cesaretine sebep olmuştur. Fakat dizi sanki izleyiciye “Bakın, Freud uyuşturucu kullanan bir şarlatan!” demek istiyor gibi.

 

Gelelim bir diğer ana karaktere; Fleur Salomé.

 

Salomé ismini duyar duymaz kendi kendime “Evet belki biraz gerçekliğe doğru gidiyor.” dedim. Sonuç bu olmadı. Salomé de bir diğer şarlatan olarak kullanıldı. Hatta ve hatta dizide kendine “medyum” demiştir. Fleur Salomé tamamen Lou Andreas-Salomé’den farklı bir karakter olarak lanse edilmiş olsa da yaşadıkları aşk ve Freud’a olan psikanalizdeki desteği seyirciyi gerçek Salomé’den esinlendiğine inandırmaya yetiyor. Bilmem izleyenler fark etti mi ama Fleur Salomé de Lou Andreas-Salomé gibi güzelliğiyle birçok erkeğin dikkatini çeken bir kadın olarak kullanılmıştır.

 

Tarihte ve araştırmaların hiçbirinde Dr. Sigmund Freud dedektiflik yapmamış ve polisiye araştırmalara yardımcı olmamıştır.

 

Dr. Breuer ile olan ve Bertha Papphenheim, kitaplar da ve tarihde bilinen adı ile Anna O., ile olan kısım doğru ve gerçektir. Breuer ve Freud birbirlerine psikanaliz konusunda ve hipnoz konusunda destekçi olmuş ve yardımcı olmaktaydılar.

 

Genel olarak söyleyecek olursam isimleri değiştirip, Lou Andreas-Salomé’den esinlenip Fleur Salomé yaratmak değil tabii ki, Freud ve Freud’un hayatından esinlenerek yapılmış olan bir gerilim-polisiye dizisi olsaydı daha doğru olurdu bence.

 

İzlemeyin demem, izleyin, ama gerçekleri de bilin. Belki izleyerek bu insanları araştırmaya ve öğrenmeye yönelirsiniz. Dr. Freud, Dr. Breuer, Lou Andreas-Salomé; hepsi de çok önemli insanlardır bence.

 


 

Referanslar

[1] Taubes, I. (2018) Psikanaliz Nedir?. der. Kellecioğlu, D., epsikayatri.

[2] Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü

[3] Güzlücan, Z. (2011). Histerik Kişilikler. episikayatri.

[4] Geçtan, E. (n.d.). Freud’un Psikanaliz Tedavisi İlkeleri. insanokur.org.

 

Kapak fotoğrafı için tıklayınız.

Bir yorum

  1. eğitim bilimlerinde okuduğum sigi nin bu olduğunu ben de düşünmedim. Diziyi izlerken,sizin kadar araştirma,gezi yapmamış olsam da yazdıklarınızı okuyunca içim rahatladı çünkü olaylar gerçek mi?diye merak etmiştim.Aydınlatma için sağolun 🙏

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir