Cezayı Kime Keseceklerini Şaşırttılar

Ülkemizde üniversite sınavını bile geçememiş insanlar polis oluyor. Hani derlerdi ya “memur ol da rahatsın”, aslında bence o “polis ol da rahatsın” olmalı. Yani okumuşsun, okumamışsın falan hiç önemi yok. Eğitimde kendini bulamayanın polis olmasına bir şey demiyorum, herkesin alanı ilgisi farklı olabilir tabii ki.

 

Mevzu aslında polislerin bu dönemde odaklandıkları nokta, örneğin İskele bölgesinde kestikleri cezalar ya da barış arayan, isteyen yürüyüşçüleri beklemeye sebepsizce yüzlerce polis gelmesi. Sizi bilmem ama benim aklım almıyor. Gerçekten…

 

İskele çemberlerinde sürekli bir radar mevzusu dönmekte, son 1 ayda ben dâhil 6 kişinin yazıldığını biliyorum. Üstelik radar tutarken, tutacakken, uyarı levhası da koymuyorlar. Bir çalının arkasından ansızın önünüze bir polis çıkabilir arkadaşlar, dikkatli olun. Mağusa’dan İskele’ye seyredenler bilir. Ötüken Çemberi’ne kadar 10 dakikada gelirseniz Ötüken’den İskele’ye 15 dakika istersiniz. Şaka yapmıyorum, her an nereden çıkacakları belli değil.

 

Bunları yaparlarken, yine İskele’de olan işletmelerde maske takmayanı denetlemiyorlar, oturma alanlarındaki kişi sayısını ya da sosyal mesafeyi denetlemiyorlar. Maskesini burnunun altında takanları söylemiyorum bile.

 

Aynı zamanda İskele bölgesi şu sıralar bisikletçileri ile ünlü olmaya başladı. Yani bisiklet sürmek, fiziksel, zihinsel, aynı zamanda çevresel yönlerden de olumlu bir etkinlik. İnanmayacaksınız, 1 Mayıs günü 3 bisikletliye polis ceza kesti. Yani her şeyimiz mükemmel ya sporunu yapana ceza kesiyor polis. Sebebi de seyir hâlinde olan aracı tehlikeye sormakmış. Yanlış anlamayın ama bisiklet bir taşıt değil mi? Yolda, trafikte bulunma hakkı yok mu? Kaç tane araç, kamyon önümü kesti ve ölümle burun buruna geldim size anlatamam.

 

Bisikletliye saygı yok. Aramızda 10 cm bile bırakmadan taşıtlar bizi geçiyor üstelik yol çift şerit iken, “boru üstüne boru çalarak” sol şeritteki kapladığımız alana sövüp sayıyorlar ayrıca. Ama yine de ceza yazılan bizler oluyoruz. Otoyol dediğiniz yollar zaten otoyol değil. Yasalar gereği ve otoyol kurallarınca dünyada kabul edilmiyorlar. Normal birer yollar. Aynı arabanın, kamyonun, motosikletin sürülebileceği gibi bisikletli de yollarda sürebilir ve bu hakka sahiptir.

 

Daha ne kadar şaşırabiliriz ülkesine dönmüşüz âdeta. Polise güven kalmadı. Önüme kıranı ben ihbar ettiğimde “E sürmeseydin abim yolda o zaman.” dendi bana mesela. Olacak iş değil.

 

Eleştirinin adabı önemlidir tabii ki; şikâyetimi, maruzatımı dile getirdim önerisini de sunayım. Madem bu kadar taktınız çembere 50 km/s ile girmemize o zaman mesela o çemberlerde radar tutacağınıza çemberlerin ışıklarına kamera yerleştirin. Sürati ölçsün. Nasıl fikir? Böylece polisimiz de klimalı ofisinden çıkmaz. Çıkacaksa haklı yere çıkar. Avlanmaya değil. Ayrıca merak ediyorum toplanan ceza paraları ne oluyor? Mademki yolda bisiklet sürmeyelim dersiniz, evet bisiklet yolu yaptınız ama nereye? Deniz kenarına! Biz yol bisikletçisiyiz. Yolun içine “bisiklet şeridi” yapmaya ne dersiniz? Çukurları onarmak da bir fikir olabilir tabii ki. Bütün tali yolları çembere bağlayabilirsiniz. Otoyol olmayan ama otoyol saydığınız yolların trafiğini düzeltmek mümkün belki de böylece.

 

Yani diyeceğim o ki düzeltilmesi gereken işler var iken, hatta çareleri çok kolay iken sizin cezayı kestiğiniz insanlar bisikletçiler olmamalı.

 


 

Fotoğraf: Brent Olson, Pixabay.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir