Ters Bakış

Kabul etmek lazım ki uzun yazılar okumak herkesin boş zamanında yapmaktan keyif aldığı bir hobi değildir. O yüzden, bu hafta uzun uzun yazmak yerine, bir kere daha düşünmemize sebep olacak noktalardan bahsetmek istiyorum. Feminizmin neden gerekli olduğunu değil, eşitliğin var olmadığı yerlerde nelere sebep olduğunu göstermenin en etkili yolu bu bence. Sizin tek yapmanız gereken, vereceğim istatistikleri birer sayı olarak değil, farklı yüzler ve hayalleri olan farklı hayatlar olarak görmeye çalışmanız.

 

  1. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre 2014 yılında Türkiye’de 16-17 yaşında evlendirilen “çocukların” sayısı 34 bin 629. Ne yazık ki, 2014 yılından bu yana resmî kurumun bu konuda yaptığı başka bir çalışma olmasa da daha az resmî kurumlara göre geçen sene bu sayı 181 bin 36 çocuğa ulaştı.
  2. Bu konuda konuşulurken kullanılan “çocuk gelin” kavramı kesinlikle durumu masumlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Çocuk gelin değil, bunun adı sadece çocuk istismarı olabilir. Kesinlikle cezasız kalmamalıdır.
  3. Tecavüz konusunda TÜİK’in çalışması gene olmasa da Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de her beş kadından en az birinin tecavüze uğradığını veya tecavüze teşebbüs edildiği bildirilmektedir. Cinsel saldırılara, her yaş grubundaki kişiler maruz kalmaktadır.
  4. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de toplam 409 kadın; erkek arkadaşı, babası, kocası veya oğlu tarafından olduruldu. Cinayet sebeplerinin en yaygını “namus cinayeti”.
  5. Kadir Has Üniversitesi tarafından yapılan Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’na göre kadınların en büyük sorunu olsan şiddet son 3 yılda %70 arttı.
  6. Kadınlar şiddetin ve cehaletin en büyük kurbanı olsa da kesinlikle yalnız değiller. Ne yazık ki, geçen sene de LGBTİ bireyler sırf farklılıklarından dolay katledildi, aşağılandı ve nefrete maruz kaldı. Yabancı kaynaklara göre, Türkiye trans cinayetlerinde Avrupa birincisi.

 

Bu yazımda net istatistikler kullanmak istememe rağmen ne yazık ki Türkiye’de yapılan araştırmaların sayısı çok sınırlı. Resmî kurumlar kadına şiddete, trans bireylere veya çocuk istismarına dair araştırma yapmıyor. Ne yazık ki, bulduğum araştırmalara göre veriler yeterince yüksek olsa da gerçekte yaşananların bundan çok daha yüksek olduğunu tahmin etmemek elimde değil.

 

“Ev içinde olan, ev içinde kalır” diye baskı uygulanan bir toplumda, “kocandır, ne yapsa hakkıdır” diye inandırılmış kadınlar ve korkudan ve/veya ekonomik özgürlükleri olmadığı için suç duyurusu yapmaya çekinen en az bir bu kadar daha birey olduğuna çok eminim. Eğer dört duvar arasında yaşanan şey şiddetse, buna engel olmak herkesin sorumluluğudur.

 

Köylerde para için satılan çocuklara, 11 yaşında hamile kalıp yaşı büyütülerek hastaneye götürülen çocuklara, amcasının, abisinin tecavüzüne uğrayan çocuklara kimsenin ses çıkarmaması bu sayıların her gecen yıl en az %100 artmasını sağlıyor. Keşke bu toplum “kızlı erkekli” kalanları eleştirdiği kadar, şiddete eğilimi olanları, pedofiliyi ve tecavüzcüleri de yargılasaydı.

 

Kadına şiddet, tecavüz veya cinayetten yargılanan insanların iyi hâl indiriminden yararlanmasına izin verenler, en az cinayet sorumluları kadar suçludurlar. Kadına, erkeğe, çocuğa veya hayvana uygulanan şiddetin her şekli suçtur. İşte tam da bu yüzden, ulaşabildiğim istatistiklerle belirttiğim bu kısacık altı noktada neden feminizmin gerekli olduğunu kanıtlamış olduğuma inanıyorum.

 

Haklar cinsiyetten bağımsız, her bireyin sahip olduğu ve olması gereken yasal özgürlüklerdir. Ne yazık ki, günümüzde bu haklardan yetkililer ve toplum tarafından mahrum bırakılan insanların sayısı çok fazladır. Farkındalık ve birlik olmak bu durumun üstesinden gelmenin ilk fakat en zor adımıdır.

 


 

Referanslar:

http://dergipark.gov.tr/download/article-file/379579

http://www.tuik.gov.tr/VeriTabanlari.do?ust_id=109&vt_id=31

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir