Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Futbol (1): Medya

Giriş

Evet, yine o müthiş aydayız. Kimilerine göre 47 ayın sultanı futbol ile yatıp, futbol ile kalkacağımız bir dönemdeyiz. Günde 3 maç oynanan, dünyadaki tüm iyi oyuncuları seyredeceğimiz o eşsiz heyecanın vaktidir. 2019 Dünya Kupası tüm heyecanı ile geçen hafta başladı…

 

Sanırım bu satırları okurken siz de bir gariplik sezdiniz. Bu satırları, geçen sene bu zamanlarda yazmam gerekirdi. Aslında hem gariplik hem de olması gerekeni yazmaya çalıştım. Çünkü bu satırlar geçen sene benim de bildiğim futbol Dünya Kupası için söylenir. Ama şu anda da devam eden bir Dünya Kupası var. O da, 11 kişi ile, dünyanın en iyi oyuncuları ile, tamamen aynı kurallar çerçevesinde oynanıyor. Ama o, futbol değil, kadın futbolu olarak biliniyor.

 

Bu yazı dizisinde toplumsal cinsiyet eşitliği ile futbol özelinde yaptığım araştırmalardan derlediğim ve önemli bulduğum yerleri anlamaya/anlatmaya çalışacağım. Bunu yaparken elbette Kuzey Kıbrıs’taki kadın futboluna da değineceğim. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve futbolda temel olarak 3 noktanın olduğunu düşünürüm. Bunlar medya, sosyoloji ve ekonomi noktalarıdır. Elbette birçok alan tıpkı diğer branşlarda da olduğu gibi iç içe girmektedir. O yüzden medyadan örnek verirken ekonomik boyut da işin içindedir. Sadece derli toplu olması açısından bu alanları üçe ayırdım. İlk olarak bu hafta “medya” konusunu tartışmaya çalışacağım.

 

Kadınlar Spor Medyasında Yok!

Uzun yıllar Eurosport’ta çalışmış ve şu anda akademik bir hayat sürdüren sevgili Dağhan Irak’ın Spor Medya Kadınlar adlı pod yayını programı, bu araştırmamda başlangıç noktamdı. Onun ortaya koyduğu argümanları çok değerli bulduğumdan, onlar üstünden yürümeye çalışacağım. Ona göre spor medyası, neredeyse askerî kışla kadar erkek egemen bir yerdir. Doğal olarak kadının spor medyasında görünürlüğü çok azdır. Örneğin Türkiye spor medyasından benim de aklıma bir tek Banu Yelkovan gelir. Burcu Esmersoy da gelir ama, onun yaptığı yorumları değerli bulmuyordum ve biraz da güzelliği ile ön plana çıkıyor olmasını eleştiriyordum. Zaten şimdilerde YouTube kanalında spor ile değil, güzellik ile ilgili konularda ön plana çıkıyor. Kıbrıs’ta ise durum pek de farklı değildir. Hem spor yazarı hem Mağusa Spor Akademisi’nin başkan hem de Akademi’nin kadın futbolu takımının eş antrenörü olan sevgili Ahmet Ogan ile bu konu özelinde yaptığım sohbette, Spor Yazarları Derneğine kayıtlı kadın spor yazarı sayısının toplam spor yazarlarının sadece %4’ünü oluşturduğunu dile getiriyordu.

 

Kadınlar Spor Medyası Tarafından Aşağılanıyorlar!

Spor medyasında, bu alanda çalışan kişilerin sporcu geçmişinin olması onları her zaman öne çıkarır. Çünkü sporcu kariyerinden ötürü spor alanında bilinirlikleri her zaman daha fazla olur. Bu yüzden kalifiye olmak bu alanda tartışılır. Ömer Üründül gibi söyleyeceksem, “futbolu oynamak ile futbolu bilmek arasında fark var” diye düşünürüm. O yüzden başarılı futbolcuların her zaman başarılı futbol yorumcusu olacağı anlamına gelmez.

 

2018 (erkek) Dünya Kupası süresince İngiltere’de, kadın millî futbolcular televizyonlarda yorumcu olarak yer aldı. Bu oyunculardan biri de tam 102 kez İngiltere Millî Takımı forması giymiş Eniola Aluko’ydu. Eniola Aluko, Fransız erkek futbolcu Patrice Evra ile katıldığı programda Evra’dan çok daha iyi ve yerinde yorumlarda bulundu. Buna karşın Evra’nın yaptığı yorumlar tahmin edilebilir ve çok genel yorumlardı. Ama Evra yine de Eniola Aluko’yı istemeden de olsa, aşağılayıcı bir şekilde yaptığı yorumlarından ötürü alkışladı. Dileyenler o ana, buradan ulaşabilirler. Burada Evra’nın tavrından anladığım, futbolun sanki bir erkek oyunu olduğu ve kadının iyi yorum yapmasının şaşırtıcı bir şey olduğudur. Aslında Eniola Aluko, Patrice Evra’dan daha fazla millî takım seviyesinde oynadı. Ayrıca kadın futbolunun yarı profesyonel yapısından kaynaklı olarak Eniola Aluko hukuk eğitimini, first class derecesi ile tamamladı. Kısacası Eniola Aluko’nun Evra’ya oranla daha kalifiye ve yorumlarının daha iyi olmasının, pek de şaşırılacak bir yanı yoktur. Ama şimdi bu yazıyı yazarken bile ben Evra’nın ismini hatırlıyorum, Eniola Aluko’ya ise bakmak zorundayım.

 

Türkiye spor medyasında sadece AMK gazetesinin varlığı bile direkt olarak kadınları aşağılıyor. Ayrıca benim de ilk gördüğümde güldüğüm “Kiev deplasmanı” muhabbetleri ve gazetelerde yazılan cinsiyetçi söylemler hâlâ daha mevcuttur.

 

Kadınlar Liglerine İlgi Artıyor

Yapılan araştırmalar, sporda kadın kategorilerinin yayınlanması ile izlenecekleri yönünde olduğunu belirtmektedir. Bunun en bariz örneği ise, Olimpiyat Oyunları’nda kadın kategorilerinin de erkek kategorileri kadar izlenmesi ve ilgi çekmesidir. Olimpiyatlar Oyunları’nda benim bile unutamadığım sırıkla yüksek atlamada Yelena Isinbayeva, teniste Williams kardeşler, tarihsel olarak ismini sürekli duyduğum ve geçen aylarda birçok videosunu izlediğim Nadia Comăneci, en az Usain Bolt ve Michael Phelps kadar hayran kitlelerine sahip olup, en az onlar kadar izlenip Olimpiyat Oyunları tarihinde izler bırakmışlardır.

 

Birkaç yıl önce Fransa’da yapılan bir araştırmada sonuç, Rugby Kadınlar Ligi’nin televizyonda yayınlanması durumunda izleneceği yönünde olduğudur. İşin güzel yanı, yapılan araştırmanın sonucunda Rugby Kadınlar Ligi gösterime girdi ve tıpkı araştırmada çıkan sonuç gibi bu lig de izlenilmeye başlandı. Bu noktada Fransa’daki hassasiyetlerin, diğer ülkelerde de üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum.

 

Benzer bir deneyimi ise, Sevgili Mustafa Özbilgehan ile hazırladığımız Look at the Tabella isimli pod yayını programında toplumsal cinsiyet eşitliği ve sporu konuştuğumuz bölümün, diğer bölümlere oranla 4 kat daha fazla dinlenilmesiyle yaşadık. Açıkçası bu bölümü ilgi çeksin diye değil, bu konuda hassasiyetimiz vardır diye yapmıştık. Ayrıca yayınlarken de, bu kadar ilgi göreceğini beklemiyorduk.

 

Ayrıca Sevgili Ahmet Ogan, sohbetimizde bana BRT Spor‘u kurmalarındaki esas amacın erkek futbol ligi dışında da sporlara ve turnuvalara yer verilmesi olduğunu aktarmıştı. Bu anlamda, yakın bir zamanda Kuzey Kıbrıs Kadınlar Ligi’ni de BRT Spor‘da izleyebileceğiz.

 

Bir Öz Eleştiri

Resmî adı ile 2019 FIFA Kadınlar Dünya Kupası, son 16 maçları ile devam ediyor. Dürüstçe söylemem gerekirse şu ana kadar futbolu bu kadar sevmeme rağmen, ben de henüz hiç maç göremedim. Kendimce neden görmediğimi biraz sorgulamaya çalıştım. İki sebepten ötürü takip edemiyorum. Birincisi kadın futbolunda oyuncuları tanımıyorum. Bunda basında normal liglerin yeterince yer almamasının etkisi olduğunu düşünüyorum. Ara ara Chelsea’nin kadın takımını izlediğimden biraz onların oyuncularına hakimim. Özellikle Fran Kirby dikkat edilmesi gereken bir futbolcudur. İkincisi ise yoğun bir dönem geçirdim ve sene başından beri aralıksız takip ettiğim NBA’in en önemli ve en güzel dönemi olan play-off ve finalleri de kaçırdım. Ayrıca şu anda devam eden Copa América ve Afrika Uluslar Kupası’nda ise sadece bir maç görebildim. İzlemediğimden dolayı Kadınlar Dünya Kupası hakkında yorum yapamayacağım. Hem oyuncuları tanıma adına hem de futbol heyecanı yaşama açısından bu hafta Kadınlar Dünya Kupası’nda çeyrek final maçlarını izleyip kişisel görüşlerimi haftaya yazmaya çalışacağım.

 

Sonuç

Medya alanında çıkardığım en büyük sonuç, imkânlar eşit olduğunda kadın ve erkek futbolunun pek de farklı olmadığı ve ikisinin de birbirlerinden etkilenerek gelişeceği yönündedir. Örneğin Evra ve Eniola Aluko programa beraber katıldığında Eniola Aluko erkek yorumcudan daha iyi yorum ve analiz yapabilmektedir. Bu Evra ve diğer erkek spor yorumcularına kendilerini geliştirmeleri yönünde örnek de olabilir. Ayrıca Olimpiyat Oyunları’nda olduğu gibi erkek ve kadın kategorilerine futbolda da yayınlanma açısından benzer imkânlar verildiğinde, izlenme ve ilgi oranları yakın olacaktır. Bu noktada gerek Kıbrıs’ta gerekse de dünyada spor medyasında kadın sayısı artarsa spor medyasında yaşanan bu ayrımlar azalacaktır.

 

Dipnot

Bu yazıyı bir kadın arkadaşımdan okumayı çok isterdim. Elbette benim spora ve toplumsal cinsiyet eşitliğine hassasiyetim var ve görüş koyabilirim. Ama bunlar sonuçta benim gözlemlerimdir. Eşitsizliği yaşayanlar ise kadınlardır. O yüzden onlardan okumayı isterdim. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda elbette duyarlılığım ve hassasiyetim vardır ama akademik olarak çalıştığım bir alan değildir. Özellikle takip ettiğim dergilerde daha çok okuduğum bir alandır. Son 7 ayda ise Tabella’da da bu konu ile ilgili çok güzel ve bilgilendirici yazılar okuyorum. O yüzden yazımda yanlışım olursa, eklemek istediğiniz bir şey olursa lütfen yazın, çünkü bunun üstünde durulması gereken bir alan olduğunu düşünmekteyim.

 


 

Kaynakça ve Notlar

Bu yazıyı aşağıdaki iki videoyu kaynak alıp kullanarak hazırladım. Bu konuyu merak edenler için aşağıdaki hem pod yayını programını hem de semineri tavsiye ederim.

 

 

Bu yazıda bahsettiğim Look at the Tabella’nın “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Spor” başlıklı 5. bölümünü buradan dinleyebilirsiniz.

 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir