İnsanların ihtiyaçlarından birisi de konuşmak ve kendini ifade etmektir. Bunu özgürce yapmak, yapabilmek önemlidir.
Dünyaya sadece tek bir gözle bakmak ne kadar doğru? Evet, dünyayı tek bir çift gözden görüyoruz ama sadece kendi gözümüze mi saygı duyalım?
Sadece kendi gözümüzden bakmakla geçmiyor, geçemiyor hayat.
Herkesin bir düşüncesi vardır, fikri vardır, çünkü insanız ve herkesin beyni düşünüyor, yorumluyor. Aynı demokrasi gibi; bazen oy verdiklerimiz kazanmaz, bazen kazanır seçimi; neden? Çünkü herkes kendi hür iradesi ile düşüncesini oy pusulasına yansıtmıştır. Çünkü insandırlar ve öz iradeleri vardır. Çünkü insanlar farklı düşünebilirler.
Bir başkasının düşüncesi bizimkinin varlığını yok etmez, yok saymaz. Aynı bizim şahsi düşüncelerimizin de onlarınkini yok etmediği, yok sayamadığı gibi. Özgürlük, esas düşüncede başlıyor bence. Daha doğrusu özgürce düşünüp, özgürce ifade edebilmekte.
Örneğin, evde yüksek sesle müzik dinlemek istersin, ama kardeşin istemez. Müziği yüksek sesle dinlemek senin özgürlüğündür, senin yüksek sesle müzik dinlemeni istememesi de kardeşinin özgürlüğüdür. Saygı ise bir tarafın diğer tarafın düşüncesinin ve özgürlüğünün varlığını kabul edildiği yerde başlar.
Fikir anlaşmazlığını savaşa ya da kavgaya çevirmeden, küsmeden önce 10 saniye bir durun düşünün. Nefes alın.
İnsanlar kendileriyle aynı fikirde olmayan ve aynı inançları, hedefleri paylaşmayanlara nefret duymakta ileri noktalara gelmiştir. Öyle ki hiç düşünmeden savunmaya, gerekirse saldırmaya ya da kızmaya hazırlar. Hâlbuki herkesin kendi fikri, inancı olması kaçınılmazdır. Kabullenmekse anlaşmayı sağlar, kavgayı da uzaklaştırır. Savunmacı ya da saldırgan bir hâl almadan önce sizin o şekilde davrandığınız kişinin, size saldıran olduğunu düşünsenize. Saygı duyulmayan ya da önemsenmeyen biri gibi düşünmez misiniz? Bu da onun fikri, kişiliği deyip uzaklaşmaz mısınız? Bence, bir ifadeyi ya da düşünceyi, insanlara zoraki bir şekilde dayatmanın diktatörlükten ve faşizmden farkı yoktur.
Fikir ve düşüncelerinizi dinlemeyip saygı duymayanlardan uzaklaşmak belki de kendimiz için yapabileceğimiz en iyi şey olabilir. Çünkü insanlar değişmez. Ancak biz onları kabulleniriz, onlara tahammül ederiz ya da kendimize daha çok değer gösterip uzaklaşırız.
Farklı düşünce ve ifadelerle müzakere veya münakaşa etmek yerine o alternatifi yok etmek için her türlü imkânı sergiler bazısı. Karşıt düşünceyi öcü olarak gösterirler. Bu kişilerin zihinleri karşıt ya da farklı düşünce ve ifadelere tahammül edemez, kısaca sadece kendilerine tahammül edebilirler.
“Tutkularımızı destekleyen her şeyi doğru buluruz. Karşı olan her şey de bizi sinirlendirir.” -Andre Maurois
Günümüzde o kadar şeye sahip olup, fikirlere sahip olamıyoruz. Yakın çevrenizdekilerle aynı fikirde değilseniz, gelsin nefret ya da dışlanmalar. Bir nevi psikolojik şiddet.
İnsanların farklı düşüncelere sahip olması, anlayışla karşılanması gereken bir nokta. Karşımızdakinin düşüncelerine katılmak zorunda değiliz ama saygı göstermek zorundayız. Dinlemek zorundayız yeri geldiğinde.
Küçük yaştan çocuklara ezberlemeye yönelik eğitimi aşılaycağınıza belki de saygıyı aşılasanız, eğitseniz bugün insanlar daha duyarlı, empati duygusu olan varlıklar olabilirdiler.
Herkesin hayatta cebelleştiği, yaşadığı olaylar vardır. Siz nasıl ki yaşadıklarınız sonucu bir düşünceye, fikre sahipsiniz, karşınızdaki de yaşadıklarından tecrübelerinden ötürü başka bir düşünceye, fikre sahip olabilir.
Düşünce özgürlüğü aslında günümüzde bile maalesef çok az.
“Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm.” – Evelyn Beatrice Hall (Bu sözün Voltaire’e ait olduğuna dair yanılgılar vardır, fakat bu söz Voltaire’in biyografisini yazan E.B. Hall’a aittir.[1])
Bazı çevirilerde bu söz şu şekilde ifade edilmiştir:
“Düşüncelerine katılmıyorum, ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim.” -E.B. Hall
Her iki çeviride de sözün anlamı değişmiyor: Düşünce ve ifade özgürlüğü ve her iki değerin önemi ve gerekliliği.
Karşımızdakinin düşüncesine saygı göstermeyip ona sen yanlışsın demek, kızmak, saldırganlaşmak bana pek doğru gelmiyor açıkçası. Bence böyle bir hakkı kimsenin yok. Kimse benim zihnimin, aklımın ya da düşüncelerimin hâkimi (jürisi) değil.
Referanslar:
[1] Bardakçı, M. (2016). Voltaire ile kandırmak!. Habertürk.
Kapak fotoğrafı için tıklayınız.