Eleştiri Kültürü

Amacınız yapıcı eleştiri mi? Yoksa karşınızdakini kırmak ya da ona saldırmak mı?

 

Eleştiri, öfkenin ifade ediş şekli değildir. Olmamalıdır. Eleştiri, “bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit”tir.[1]

 

Eleştiri, dünyanın genelinde belki de hiç olmadığı kadar yozlaşmış, kabalaşmış ve anlamını yitirmiş durumda. İnsanlar eleştiriyi kişileri, grupları, fikirleri daha iyiye götürmek amacıyla veya eksiklerini gidermelerine yardım etmek amacıyla kişiye güç vermek için değil, tam aksine, birbirlerini yenmek, zayıflatmak, açıklarını yüzlerine vurmak hatta en kötüsü alay etmek amacıyla kullanmaktadır. Hiç düşünmeden, belki de bilgi sahibi olmadan eleştiri yapmayı seçiyor insanların çoğu. Dolayısıyla da yıkıcı eleştiri üretiyorlar. Egoistler gibi zekâ yarışına ve polemiğe giriyorlar.

 

Ortada bir paradoks olduğu doğrudur. Bir işi övmek çok kolayken, eleştirmek çok zordur. Fakat deneyimlerimden söyleyecek olursam insanlar zoru seçmek istemediklerinden bunu yapmak yerine karşılarındakine saldırmaktadırlar; bu maalesef meydan okumak bile değil. Ya da basite kaçarak övgü sunuyor insanlar sadece. Hâlbuki eleştiri yapmak, daha fazla mesai yapmaktır, hem de daha zor ve yoğun bir mesai.

 

“Eleştiriye açığım ve bundan rahatsız olmam.”

 

Çok duyduğumuz bir söz bu. (Yıkıcı) Eleştiri aslında insanın bünyesini güçsüz düşüren bir virüstür. Eleştiri yapanlar tamirciye benzetilebilir. Eleştirel tutumun, her tutum gibi, fazlası ve süreklisi sağlıksız olabilir. Kimse hayatında sürekli bir olumsuzluk görmek istemez. Bu eleştirilen kişinin ya da olayın yanlış olduğu ya da eksik olduğu anlamına gelmez. Bazı insanlar sırf eleştirmek, sırf tamir edebilmek, düzeltebilmek için sadece “kendilerince” kusurlar görürler. Kusurları da düzelterek ve dile getirerek kendilerini tatmin etmekten başka bir şey yapmazlar.

 

Yapıcı eleştiri, her iki tarafın da bu alışverişten memnun olması ve tatmin olması amacıyla vardır.

 

“Sorun teşkil eden şey eleştirinin kendisi değil ifade şeklidir ve eleştiriyi karşılama biçimidir.”  

–Éric Albert

 

Eleştiri ve suçlama günümüzde birbiri ile karıştırılmaktadır. Suçlayıcı şekilde konuşmak, eleştirdiğimiz kişinin değişmesini sağlama amacı taşımaz. Onu sadece suçlu diye ifade ettiğinizi belirtir. Suçluluk duygusu hissettirerek, muhatabı anlamaya çalışmadan ifade eden bir topluluk var, hem de çok kalabalıklar. Muhataplarının ilerleme kaydetmesini istemezler, eğer muhatapları ilerleme kaydederse de bunu kendi başarıları sayarlar, aynı narsistler gibi.

 

Eleştirirken bir durun, düşünün. Karşınızdakine bir şey katacak mısınız? Daha iyi bir alternatif sunuyor musunuz? Eleştirinizi tanımladınız mı? En önemlisi eleştirinizi mantık çerçevesinde desteklediniz mi? Yoksa sırf konuşmak, nefret ve öfke kusmak için mi konuştunuz? Üzgünüm ama konuşmasaydınız belki de daha iyiydi.

 

Dünyanın her ülkesinde kullanılan bir söz vardır hemen onu hatırlatmak isterim:

“Söz gümüşse, sükût altındır.”

 – Anonim

 

Bir de özellikle şu söz aklıma geliyor:

“Konuşmadan önce düşün! Gereği var mı? Şefkat barındırıyor mu? Kimseyi incitebilir mi? Sessizliği bozacak kadar değerli mi?”

 – Lao Tzu

 

Hele ki karşınızdakini kıracak, üzecek sözler ise bunlar gerçekten sessizliği bozmaya değer mi diye düşünün. Ne kadar anlam ifade ediyor söyleyecekleriniz? Herkesin anlaması önemli değil, herkes de anlayamaz zaten. Bulunduğunuz ortamdaki kişilere bağlı bir durum bu da. Herkes sizin baktığınız yerden hayata bakmayabilir. Bu iki tarafı da suçlu ya da yanlış yapmaz. Mantık çerçevesinde kendinizi destekleyebiliyorsanız konuşun, eleştirin. Varsın karşıdaki ya da karşıdakiler anlamasın. Bazen at gözlüklerini çıkarmak insanlara zor gelir. Eleştiriyi de bu yüzden herkes kaldırmaz, yapıcı eleştiri olsa bile.

 

“Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır!”

– Mevlâna

 

Öyleyse bizi kültürel ve mantıksal bakımdan anlayan ve en önemlisi görüş açısı 360° olanlara yapıcı eleştiri yapılabilir. Geriye kalanlar bunu yıkıcı eleştiri olarak algılayıp saldırganlaşabilir. Kendimizi ifade ediş şeklimiz, ifade ettiğimiz yere ve insanlara göre farklı algılanabilir. Bu da bakış açısıdır. Aynı eleştiri kültürünün yozlaştığı kadar eleştiriyi alanlar da yozlaşmış durumda.

 

Her ne olursa olsun, siz konuşurken, eleştirirken karşınızdakine bir şeyler katmaya özen gösterin, aynı şekilde öyle insanlarla muhatap olun ki onlar da size yeniliği, daha iyiyi getirecek kişiler olsun.

 


 

Referanslar

[1] “Eleştiri”, Güncel Türkçe Sözlük. (2019). Türk Dil Kurumu.

 

Fotoğraf için tıklayınız.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir