Melin Serdarlılı ile Sohbet
Serinin birinci sayısında da belirttiğim üzere bu sohbet serisini çıkarırken tek bir amacım vardı. Farkındalığı arttırmak. Farkındalığımız arttıkça, fark etmemiz gereken detayları daha net göreceğimize inancım tam. İnanılanın aksine etobur olmayan, vicdanı ve aklı olan canlılarız. Yine inanılanın aksine, et yemeden, hayvan sütü içmeden ve en önemlisi başka bir canlıya acı çektirmeden yaşayabiliriz. Sözü daha fazla uzatmadan, bana zamanını ayıran ve söylemek istediğim her şeyi en güzel şekilde anlatan Melin Serdarlılı’nın söylediklerini size aktarayım.
TH: Vegan olmaya sizi iten sebepler nelerdir?
Melin Serdarlılı: Küçükken yemekte hayvan olduğu zaman hep rahatsız hissederdim ve bu yüzden hep vejetaryen olmayı planlardım. Yıllar geçti, üniversiteye başladığım yıl vejetaryen oldum. İki buçuk yıl vejetaryen olduktan ve zaman içinde araştırıp okuduklarımdan sonra artık vegan olmaya karar verdim. Vejetaryen olmanın yeterli olduğuna inanırdım, en azından hayvanları yemem diye düşünürdüm. Sonra zaman içinde anladım ki süt ve yumurta endüstrisi de en az “et” endüstrisi kadar acımasız ve cani. Vejetaryenken hayvanların zarar gördüğü bir sistemi desteklemediğimi düşünerek kendimi kandırdığımın farkına vardım. Hayvanların insanların çıkarları ve zevkleri uğruna kullanılması tamamıyla yaşam hakkı sömürüsü olduğu için ve benim hiçbir canlının üstünde tahakküm kurma hakkım olmadığı için vegan olmaya karar verdim.
TH: Karşılaştığınız zorluklar neler oldu?
MS: Karşılaştığım en büyük zorluk insanlara veganizmin aslında bir hayvanları özgürleştirme hareketi olduğunu kabullendirmeye çalışmak oldu. Yetersiz bilgilenme sonucu insanlarımız vegan olmayı sadece bir diyetten ibaret görmekte ve ne yenilebilir, ne yenilemezden ötesini düşünmemektedir. Veganizmin bir felsefe, bir hareket olduğunu ve beslenmenin sadece bu felsefenin getirdiği bir yaşam tarzı olduğunu insanlara aktarmak zor…
TH: Vegan olmanın hayatınıza olumlu etkileri neler oldu?
MS: Vegan olduğum günden beri vicdanım öyle rahat ki anlatamam. Bir hayvansever olarak vegan olmak zorunda olduğumu bilirdim, bu nedenle kültürün getirdiği sömürü ve zulümden arındığım için çok mutluyum.
TH: Vegan olmak isteyen insanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
MS: Vegan/vejetaryen olmak isteyen insanlar; lütfen değişimden korkmayın. Kafamızda yarattığımız gibi korkunç, zor ya da imkânsız değil. İnternette bir sürü basit ve sağlıklı, bir o kadar da lezzetli vegan yemek tarifleri var. Denemekten korkmayın. Zorlandığınızı düşündüğünüzde kendinizi hayvanların yerine koyun lütfen. Sormak istediklerinizi veya merak ettiklerinizi çevrenizdeki ya da sosyal medyadaki vegan/vejetaryenlere sorun; eminim hepsi yardımcı olmaktan çok memnun olacaklardır.
TH: İnsanların tepkileri, ailenizin tutumu sizi ne kadar etkiledi?
MS: İnsanların negatif tepkileri bir yerden sonra mental olarak çok yorucu olmaya başlar. Sürekli olarak bir Google aramasının cevaplayabileceği basit sorulara cevap vermek bir noktadan sonra insanın enerjisini alır. Her naveganın* ağzından çıkan kışkırtıcı yorumları dikkate alıp kendimi anlaşılmaz hissettiğim çok oldu; şakaya vuran, dalga geçen insanlar ilk başta beni gereğinden fazla etkiledi ama şu an artık anlamayacağını hissettiğim insanlar için enerjimi harcamamaya çalışırım. Bir de, annem de ben ve o dönemde vejetaryen olan bir arkadaşımdan etkilenip vejetaryen oldu, o yüzden aile konusunda çok sıkıntı yaşadığımı söyleyemem, ama geniş aileden bayağı veganizmin “saçma” olduğu yönünde yorum almadım değil…
TH: Kıbrıs’ta vegan olmak nasıl?
MS: Kıbrıs’ta vegan olmak zor değil çünkü dediğim gibi veganizm 3-5 öğünde ne yediğimizden daha fazlasıdır. Yemek konusundan bahsedecek olursak eğer, zor olacağını düşündüydüm ama değil. Zaten Kıbrıs mutfağındaki bütün sebze yemeklerini “etsiz” pişirerek vegan hâle getirmek mümkün. Grön Vegan Kitchen’ın da açılması her zaman için gidilebilecek bir vegan yemek yeri olmasını sağladı. Ayrıca artık neredeyse her mekânda (Lefkoşa) vegan yemek bulmak mümkün. Zorlandığım konuysa hayvanlar üzerinde deney yapmayan kozmetik (deodorant vs.) malzemeleri bulmak oldu ama bu tarz ürünler Rum tarafında bulunabilir en azından KKTC’ye gelene kadar.
TH: Arkadaş çevrenizden veya sosyal hayatınızdan ödün vermeniz gerekti mi?
MS: Arkadaş çevremden ödün vermem gerekmedi ama verdim, çünkü böyle olmasını istedim. Tabaktaki “etleri” yemek olarak değil de gerçekten oldukları gibi, ölmek istemeyen hayvanların ceset parçaları olarak gördüğüm için hâliyle sürekli meyhanede takılmak isteyen kafadaki insanlardan uzaklaştım. Ya da aile kebaplarına çok önemli bir durum değilse katılmamayı tercih etmeye başladım. Doğru mu yanlış mı bilemem ama huzursuz olacağım ortamlardan uzaklaşmayı ben seçtim.
TH: Medya ve toplum tarafından bize verilen mesajlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Daha fazla insanın bilgilenmesi için neler yapılabilir?
MS: Bize sürekli olarak sağlıklı kemikler için inek sütü içmemiz gerektiği ya da dengeli besleniyor olmak için “et, süt, yumurta yememiz gerektiği” söylendi. Artık bunların değişmesi gerektiğini düşünürüm ve daha bilimsel ve güncel verilere dayanarak insanlara sağlık tavsiyesi verilmesi gerektiğine inanıyorum. Dünyada birçok doktor özellikle inek sütünün ne kadar zararlı olduğunu anlatan makaleler yayımlarken bizim okullara inek sütü dağıtıyor olmamız ne kadar bilimin gerisinde kaldığımızı gösterir bence. Veganizmin medyada yeterli şekilde temsil edildiğini düşünmüyorum. İnsanların hayvansal ürünleri tüketmenin hem hayvanlar için, hem de çevremiz ve bizim sağlığımız için ne kadar zararlı olduğundan haberleri bile yok.
TH: Okuyucularımız için eklemek istediğiniz herhangi bir bilgi/yorum var mı?
MS: Son olarak tekrardan eklemek isterim ki veganizm bir çeşit diyet değildir. Vegan bireyler hayvanlardan elde edilen hiçbir ürünü yememekle birlikte, hayvanlar üzerinde test edilmiş kozmetik veya temizlik ürünlerini, hayvanların derilerinden ya da tüylerinden yapılan/tasarlanan giysileri vb. kullanmayı reddederler. Ayrıca vegan mutfağının gözümüzün önünde gelişmesine tanık olmak ve yemek kavramının üç ölü hayvan bedeninin dışına çıkmasına izin vermek bence gayet heyecan vericidir. Doğanın bize sunduğu çeşit çeşit sebzeler, baklagiller ve baharatları kullanarak kendi evimizde, kendi konfor alanımız içinde tamamıyla kendi damak tadımıza özgü yemekler yaratmak bana büyük keyif verir.
“Yemek vegandır, vegan değilse yemek değildir.”
Notlar
*Editörün notu: Vegan olmayan.